"Onların sözleri ilaç, bakışları şifâdır..."
17/05/2022 Salı Köşe yazarı V.T
Allah adamları, kalb
hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin
tedâvîsi ile olur.
Ahmed bin Ebû Bekr hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Yemen’de Hadramut bölgesinde doğdu. 1611 (H.1020)'de vefât etti. İlim tahsîlini burada tamamladıktan sonra Hicaz'a gitti. Mekke ve Medîne'de büyük velîlerle bulunup görüştü. Memleketine dönerek talebe yetiştirdi. Bir sohbetinde şöyle anlattı:
İnsan, kulluk
vazîfelerini yapmak için ve hep Hak teâlâ ile olmak için yaratıldı. Bunlara da,
geçmişlerin ve geleceklerin efendisine zâhiri ve bâtını tâm uydurmadıkça,
kavuşulamaz. Hak teâlâdan başka olarak özenilen her şey, mâbut olur. Hak
teâlâdan başkasına ibâdet etmekten kurtulmak için, Ondan başka hiçbir şeye
özenmemek, hiçbir şeyin arkasına düşmemek lâzımdır. Âhıreti, Cennet nîmetlerini
istemek de, böyledir. Bunları istemek, her ne kadar sevap ise de, mukarreblerce
günah sayılır. Âhiretteki şeyleri istemek böyle olunca, dünya işlerine düşkün
olmanın neye varacağını anlamalıdır. Çünkü dünya, Hak teâlânın sevmediği
şeylerdir. Dünyadaki şeyleri yarattığından beri onlara hiç kıymet vermemiştir.
Allahü teâlânın sevmediği şeyleri sevmek, günahların başıdır. Bunlara düşkün
olanlar, arkalarında koşanlar merhametten uzak olur. Hadis-i şerifte, (Dünya
mel'ûndur ve dünyada olan şeylerden Allah için yapılmayanlar mel'ûndur) buyuruldu.
Allah adamları, kalb
hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin
tedâvîsi ile olur. Bunların sözleri ilaçtır. Bakışları şifâdır. Onlarla berâber
bulunanlar kötü olmaz. Onlar Allah adamlarıdır. Onlarla yağmur yağdırılır.
Onlarla rızık gönderilir. Bâtın hastalıklarının en kötüsü ve kalb
bozukluklarının başı, kalbin Hak teâlâdan başka şeylere bağlanmasıdır. Bu
bağlılıktan, büsbütün kurtulmadıkça kalb selâmet bulamaz. Çünkü Allahü teâlâ,
hiçbir yerde ortak istemez. Zümer sûresi üçüncü âyetinde meâlen, (Biliniz
ki, Allahü teâlâ için olan din, yalnız Onun için olan hâlis dindir) buyuruldu.
Hele, şerîki, ortağı daha üstün tutmak, hayâsızlığın, alçaklığın sonu olur.
Allahü teâlâdan başka şeyleri, Ondan daha çok sevmek, Onun sevgisi hiç gibi
kalmak, ne büyük hayâsızlıktır! Hadis-i şerifte, (Hayâ, îmanın bir
parçasıdır) buyuruldu ki, bu hayâ bildirilmektedir.
Kalbin hastalıktan kurtulmasının, yâni Hak teâlâdan başka şeylere bağlılığı kalmamasının alâmeti, işareti, kalbin mâsivâyı büsbütün unutmasıdır. Hiçbir şeyi hâtırlayamamasıdır. Bir şeyi düşünmek için zorlansa, hiç düşünemez. Böyle bir kalbin herhangi bir şeye bağlılığı olamaz.