"İçtiğin bardaktan onlara da içir!.."
17/06/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
Ahmed Nâmıkî
Câmî, gençliğinde zevk ü sefâ içinde yaşardı. Yirmi iki yaşında iken
tövbe nasip oldu...
Ahmed Nâmıkî Câmî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Asıl ismi Ahmed bin Ali’dir. Horasan'ın Nâmık köyünde 1049 (H.441) senesinde doğdu. Sonradan Câm kasabasına yerleşti. Bu yüzden "Nâmıkî" ve "Câmî" nisbeleri ile tanındı. 1142 (H.536) senesinde vefât etti...
Yirmi iki yaşında iken
tövbe etmek nasip oldu. O yaşa kadar arkadaşları ile zevk ü sefâ içinde
yiyip içerdi. Bir gün içki getirmek sırası ona geldi. Bulundukları yerde kırk
küp içkileri vardı. İçki almak için gidip baktığında hiç birinde şarap
bulamadı. Şaşırıp kaldı. Sonra merkebi ile şarap için bağa gitti. Oradaki
şarapları merkebe yükledi. Merkep yürümemekte inat ediyordu. Hayvanı
şiddetle dövmeye başladı, sonra âniden; "Ahmed niçin bu hayvanı
incitirsin? Onu biz yürütmüyoruz. Biz irâde etmeden yürümeyeceğini bilmiyor
musun? Arkadaşların özrünü kabul etmezse, biz kabul ederiz" diye bir ses
işitti. Hemen yere kapandı ve; "Yâ Rabbî! Tövbe ettim. Bundan sonra hiç
şarap içmeyeceğim. Emreyle merkep yürüsün. O insanlara
mahcup olmayayım" dedi.
Merkeb yürümeye başladı.
Arkadaşlarının yanına varıp şarabı önlerine koyduğunda, ona "sen de
iç" dediler. "Ben tövbe ettim" dedi. Fakat içirmek için ısrâr
ettiler. Âniden kulağına yine bir ses geldi; "Yâ Ahmed! Ellerinden al, iç
ve içtiğin bardaktan onlara da içir" diyordu. Hemen alıp içti, şarap bal
şerbeti olmuştu. Allahü teâlânın kudreti ile şarap şerbete çevrilmişti. Orada
bulunanlara da tattırdı, hepsi tövbe ettiler ve dağıldılar...
Bu hadiseden sonra dağlara çıktı, uzun müddet insanlardan uzak durdu. İbâdet ve nefis terbiyesi ile meşgûl oldu... Seneler sonra bir gün kalbine; "Ahmed! Hak yoluna böyle mi giderler? Kavminden senin üzerinde hakları olan birçok insanı bıraktın" düşüncesi geldi. İnsanların arasına döndü ve eline bir odun alıp, evvelki şarap küplerini kırmaya başladı. Köyün muhtarına onu şikâyet edip; "Ahmed delirdi. Şarap küplerini parçalıyor" dediler. Muhtar, bir adam gönderip onu evden çıkardı ve atların bulunduğu ahırda hapsetti. O da ahırın bir köşesine oturdu. Ellerini başına koyup; "Katır, şarap küpüyle hiç durmadan dönüyor,/Ey gönül! Allah için sen de gel bir defâ dön" beytini okudu. Bu sözlerini işiten ahırdaki atlar, önlerindeki otları yemeyi bırakıp, başlarını duvarlara vurmaya başladılar. Gözlerinden yaşlar akıttılar. Atların bakıcıları bu hâli görüp muhtara haber verdiler. Muhtar gelip onu serbest bıraktı ve özür diledi...