Temizlik, her türlü sağlığın garantisidir

17/07/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Temizliğin olmadığı yerlerde önce bedenî, sonra da bunu takiben ruhî hastalıklar, dert ve felaketler baş gösterir. 

İslâmiyet ve sağlığımız -13-

İslâmiyet, hasta olmamak ve hastalıktan kurtulmak için, insanın vücûdunun, eşyasının, yiyeceklerinin temiz olmasını emrediyor. Temizlik, her türlü sağlığın garantisidir. Temizliğin olmadığı yerlerde önce bedenî, sonra da bunu takiben ruhî hastalıklar, dert ve felaketler baş gösterir. Tifo, kolera, verem, sıtma, veba, cüzzam, tifüs başta olmak üzere bütün hastalıkların kaynağı pisliktir. Nerede temizlik yoksa, orada hastalık vardır.

 

Hristiyanlığın en revaçta olduğu Orta Çağ’da büyük tıp âlimleri, yalnız Müslümanlardı ve Batılılar Endülüs’e tıp eğitimi almaya gelirlerdi. Çiçek hastalığına karşı aşıyı bulanlar; Müslüman Türklerdir. Türklerden bunu öğrenen Jenner, ancak 1796 yılında bu aşıyı Avrupa’ya götürdü ve haksız olarak “Çiçek aşısını bulan bilgin” ünvanını aldı. Hâlbuki tam bir zulmet diyarı olan o zamanki Avrupa'da insanlar hastalıktan kırılıyordu. Fransa Kralı Onbeşinci Louis 1774’te çiçekten öldü. Fransızların övündükleri Versay Sarayında bir hamam bile yoktu. Avrupa uzun zaman veba ve kolera salgınlarına uğradı.

 

Birinci Napolyon 1798’de Akka Kalesi’ni kuşattığı zaman ordusunda veba zuhur etmiş ve hastalığa karşı çaresiz kalınınca, düşmanı olan Müslüman Türklerden yardım dilenmek zorunda kalmıştı. O zamanki bir Fransız eserinde şöyle yazılmaktadır: 

 

“Türkler, ricamızı kabul ederek hekimlerini yolladılar. Bunlar tertemiz giyinmiş, nur yüzlü kimselerdi. Evvela dua ettiler ve sonra ellerini bol su ve sabun ile uzun uzadıya yıkadılar. Hastalarda zuhur eden hıyarcıkları neşterle yardılar. İçindeki sıvıyı akıttılar ve yaraları tertemiz yıkadılar. Sonra hastaları ayrı ayrı yerlere koydular ve sağlamların, mümkün olduğu kadar onlara yanaşmamasını tembih ettiler. Hastaların elbiselerini yaktılar ve onlara yeni elbiseler giydirdiler. En nihayet tekrar ellerini yıkadılar ve hastaların bulunduğu yerlerde öd ağacı yakıp tekrar dua ederek ve bizden hiçbir ücret veya hediye kabul etmeden yanımızdan ayrıldılar.”

 

Bir Müslüman her şeyden önce bedenen ve ruhen temizdir. Kur’ân-ı kerimde, (Temiz olanları severim) buyurulmaktadır.

 

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: (Din, ‘temizlik esasları’ üzerine kurulmuştur.)

 

Bundan dolayıdır ki, Müslüman her hâliyle ve her şeyi ile temizdir. Giydiği, yediği, içtiği, çevresi, evi, iş yeri, mahallesi, sokağı, caddesi, şehri, yurdu temizdir.

 

Avrupa'da yıkanmak, ancak asırlardan sonra öğrenilmiştir.

 

Müslümanlar, camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Halılar, döşemeler, tozsuz temiz olur. Her Müslümanın evinde hamamı vardır. Kendileri, çamaşırları, yemekleri hep temiz olur. Onun için mikrop ve hastalık bulunmaz.