Mükellef kime denir?
17/08/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Dînimizde, mükellef
olan kimseye, önce îmân etmek ve sonra da ibâdet yapmak emrolunmuştur.
"Mükellef":
"Îmânı olan, âkıl (akıllı) ve bâliğ (evlenme yaşına, ergenlik çağına
ulaşmış) olan kimseye; Allahü teâlânın emir ve yasaklarından mes'ûl (sorumlu)
olan kişiye; bir şeyi yapmaya ve yerine getirmeye mecbûr olan kimseye" denilir.
Şu hâlde, akıllı olan
ve bülûğ çağına giren erkek ve kadınlara “Mükellef” denilmektedir.
Mükellef olan kimseler, Allahü teâlânın emir ve yasaklarından
mes’ûldürler. Dînimizde, mükellef olan kimseye, önce îmân etmek ve
sonra da ibâdet yapmak emrolunmuştur. Ayrıca, yapılması yasak
edilen harâmlardan ve mekrûh işlerden de kaçınmaları lâzımdır.
"Akıl", anlayıcı bir
kuvvettir. Fâideliyi zararlıdan ayırd etmek için yaratılmıştır. Akıl, bir ölçü
âleti gibidir. Akıllı kimse, sâdece iyiyi ve kötüyü anlayan değil, iyiyi görünce
onu alan ve kötüyü görünce de onu terk edendir. Akıl, göz gibidir. İslâmiyyet
de ışık gibidir. Işık olmazsa göz göremez.
"Bülûğ
çağı", erginlik yaşı/ergenlik çağı demektir. Erkek çocukların bülûğ çağına
girmeleri, oniki yaşını bitirince başlar. Erkek çocuğun bülûğ çağına girdiğini
gösteren alâmetler vardır. Bu alâmetler görünmezse, onbeş yaşını doldurunca,
dînde bülûğ çağına girdiğine hükmedilir.
Kız çocuklarının
bülûğa ermesi ise, dokuz yaşını doldurunca başlar. Dokuz yaşındaki kız
çocuğunun bülûğa erdiğinin alâmetlerinin hiçbiri görülmezse, onbeş yaş tamâm
olunca, bülûğ çağına girdiğine hükmolunur.
Âkıl-Bâliğ: "Faydalı ve
zararlı olanı birbirinden ayırabilen ve evlenme çağına gelip gusül abdesti
almaya başlayan akıllı kimse" demektir.
"Âkıl ve bâliğ
olduktan sonra kişi yetîm sayılmaz." (Hadîs-Râmûzül-Ehâdîs)
"Âkıl ve bâliğ
olan erkeğin ve kadının birinci vazîfesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları
inanılacak şeyleri öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Kıyâmette yâni
öldükten sonra, Cehennem azâbından kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmaya
bağlıdır." (İmâm-ı Rabbânî)
"Her Müslümânın,
çocuğuna "Âmentü"yü (îmânın altı şartını) ezberletmesi,
mânâsını, farzları (emirleri) ve harâmları (yasakları) öğretmesi
lâzımdır. Âkıl ve bâliğ olunca; îmânı, İslâm'ı bilmeyen kimse Müslümân
olmaz." (İbn-i Âbidîn)
"Âkıl ve bâliğ
her Müslümânın, her gün beş vakit namaz kılması farzdır. Oğlan ve kız
çocuk yedi yaşına gelince, namaz kılmalarını emretmek velîsi üzerine vâcib
(lâzım) olur. Oruç tutmaları için de emreder..." (İbn-i Âbidîn, Ebû Bekr
Râzî el-Cessâs)
"Mükellef olan
erkek ve kadının birinci vazîfesi; Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid
(îmân ve îtikâd) bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır." (İmâm-ı Rabbânî)
"Mükellef olan kadın ve erkek her Müslümânın Allahü teâlânın sıfât-ı zâtiyyesini (zâtına âit sıfatlarını ki, bunlar; Vücûd, Kıdem, Bekâ, Vahdâniyyet, Muhâlefetün lil-havâdîs ve Kıyâm bi-nefsihî'dir) ve sıfât-ı sübûtiyyesini (Hayât, İlim, Semî', Basar, İrâde, Kudret, Kelâm, Tekvîn) doğru bilmesi ve inanması lâzımdır. Herkese ilk farz olan şey budur. Bilmemek özür olmaz; bilmemek günâhtır." (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)