Allahü teâlâya kul ol!
17/10/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
Allahü teâlâyı
sevdiğin kadar, herkes seni sever. Allahü teâlâya kulluk ettiğin miktarda,
herkes sana yardımcı olur.
Bir İslam âliminin
nasihatleri -3-
Ebu Abdullah Ahmed
Makkarî hazretleri buyurdu ki:
Fütüvvet [mertlik]
demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve
sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmaktır. Çalışmalı, fakat karşılığını Allahü
teâlâdan beklemelidir. Onun emirlerini yapmaktan zevk duymalıdır. Yalnız Ona
güvenince, O, her dileği ihsan eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ yalnız
Ona güvenenin her dilediğini verir ve bütün insanları buna yardımcı yapar.)
Yahya bin Mu’âz-ı Râzî
“rahmetullahi teâlâ aleyh” buyurdu ki: Allahü teâlâyı sevdiğin kadar, herkes
seni sever. Allahü teâlâdan korktuğun kadar herkes senden korkar. Allahü
teâlâya kulluk ettiğin miktarda, herkes sana yardımcı olur.
Kendi çıkarlarının
arkasında koşma! Ebu Muhammed Abdullah Râşî “rahmetullahi teâlâ aleyh buyurdu
ki: Allahü teâlâ ile insan arasında olan en büyük perde, kendi nefsini
düşünmesidir ve kendisi gibi âciz olan bir kula güvenmesidir. İnsanların değil,
Allahü teâlânın sevgisine kavuşmayı düşünmelidir.
Aile efradına karşı
tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıdır. Onların haklarını yerine getirecek kadar
aralarında bulunmalıdır. Onlara bağlanmak, Allahü teâlâdan yüz çevirecek kadar
olmamalıdır.
Din işlerinde, cahil
ve fâsık kimselere, mezhepsizlere danışmamalıdır. Her işte, sünnete
uymalı, bidatten sakınmalıdır. Neşeli zamanlarda, İslamiyet’in dışına
taşmamalı. Sıkıntılı anlarda, Allahü teâlâdan ümidi kesmemelidir. Her güçlük
yanında kolaylık bulunduğunu unutmamalıdır. Neşede ve sıkıntıda hâli
değişmemeli, varlıkta ve yoklukta aynı hâlde olmalıdır.
Olayların değişmesi,
insanda değişiklik yapmamalıdır. Kimsenin ayıbına bakmamalı, kendi ayıplarını
görmelidir. Kendini hiçbir Müslümandan üstün bilmemelidir. Her Müslümanı
görünce, kendi saadetinin, onun duasını almakta olabileceğine inanmalıdır.
Kendinde hakkı bulunanların kölesi gibi olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu
ki:
(Üç şeyi yapan
Müslümanın imanı kâmildir: Ailesine hizmet etmek, fakirler arasında oturmak
[dilenciler arasında değil!] ve hizmetçisi ile birlikte yemek.) Bu üç şeyin,
müminlerin alâmeti olduğu Kur’ân-ı kerîmde bildirilmiştir.
Selef-i sâlihînin
[Eshab-ı kiram, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînin] hâllerini öğrenmeli, onlar gibi
olmaya çalışmalıdır. Kimseyi gıybet etmemelidir. Gıybet yapana mâni
olmalıdır... Emr-i marûf ve nehy-i anilmünker yapmayı [Allahü teâlânın
emirlerini ve yasaklarını bildirmeyi] âdet edinmelidir. [Fakat fitne
çıkarmaktan sakınmalıdır.] Fakir olmaktan korkarak, cimrilik yapmamalıdır.
Şeytan, insanları fakir olursun diyerek ve fuhşa sürükleyerek aldatır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Ailesi çok, rızkı az olup, namazlarını iyi kılan ve Müslümanları gıybet etmeyen, Kıyamet günü benim yanımda olur.)