Doğru söz, fitne çıkmasına sebep olmamalıdır...
17/11/2021 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Müslümanlar, aralarına
fitne-fesat girmemesi için çok uyanık olmalıdır. Çünkü tarih boyunca
milletler, devletler, hep içeriden yıkılmıştır.
Dilimizin âfetleri
-19-
Müslümanların zarar
görmesine, sıkıntıya düşmesine sebep olan her söz ve davranış, fitne çıkarmak
olur...
Hadîs-i şerîfte,
imamın namazı uzatıp cemaati sıkıntıya sokması fitne olarak bildirilmiştir.
İhtiyara, “tecvidsiz namaz kılınmaz” demek gibi yapamayacağı fetvayı vermeye de
fitne denmiştir. Bunun için Sevgili Peygamberimiz: (Fitne uykudadır.
Onu uyandırana lânet olsun!) buyurmaktadır.
Müslümanlar her zaman,
aralarına fitne-fesat girmemesi için çok uyanık olmalıdır. Çünkü tarih
boyunca milletler, devletler, hep içeriden yıkılmıştır. Eğer Müslümanlar
arasında birisi fitneye sebebiyet verirse, fitne çıkarırsa, din kardeşlerini
kötülerse, asla onları dinlememeli, hatta onlara sus demelidir. İnsanlar
arasında bölücülük, dedikodu yapılmasına mâni olanlara, yüz şehit sevabı
verileceğini Peygamber Efendimiz haber veriyor. Dinimiz, bir zararı ve fesadı
gidermek için yalan söylemeye bile izin vermiştir. İki mümin arasında
düşmanlık, dargınlık olsa, aralarını bulmak, düşmanlıklarını gidermek için
yalan söylemek câizdir. Kur’ân-ı kerîmde de, (Fitne çıkarmak, adam
öldürmekten daha kötüdür) buyurulmaktadır. [Bakara 217]
Birçok yerde doğruyu
söylemek bile, fitne çıkmasına sebep olur. Bunun için Din Büyüklerimiz
dostlarına nasihat verirken “Hep doğru söylemeli, fakat her doğruyu her
yerde söylememeli!” demişlerdir.
Meşhur (Gülistan) kitabında,
Şeyh Sa’dî hazretleri şöyle anlatıyor: “Zamanın padişahı, bir esiri idama
mahkûm etmişti. Ancak o esir suçsuzdu. Canının gideceğini ve bunun dönüşü
olmadığını fark eden esir başlamış kendi dilinde padişaha sövmeye... Padişah
"ne diyor bu adam böyle?" diye sormuş.
Yanındaki
veziri “Padişahım! (Öfkesini yenenler ve insanları affedenler için
cennet hazırlanmıştır) meâlindeki [Âl-i İmrân 134] âyetini
söylüyor” deyince, bir başka vezir araya girmiş ve hemen;
“Padişahım! Bizim
görevimiz size her zaman doğruyu söylemektir, bu esir size küfretti” demiş.
Hükümdarın canı bu kötü kalpli vezire sıkılmış ve dönüp ona şöyle demiş:
“Onun yalanını, senin doğru sözünden daha çok beğendim. Hayırlı sonuç veren yalan söz, fitne-fesat çıkaran doğru sözden daha iyidir.”