"Âlimin sözü doğru, yediği helâl ise..."

17/12/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T

"Ey ilim talebeleri! Siz peygamberlerin vârislerisiniz. İlmi alırken birçok vazîfe yüklenmiş oldunuz."

 

Molla Sâlih Çelebi Osmanlı Devleti zamânında Anadolu'da yetişen Hanefî mezhebi fıkıh âlimi ve devlet adamlarındandır. 1493 (H.899) senesinde Kosova’da Volçitrin'de doğdu. Medrese tahsîlini tamamladıktan sonra, İstanbul'da İbn-i Kemâl Paşanın derslerine devâm etti. İcâzet aldıktan sonra, Edirne'de müderrislik, Halep, Şam Mısır kâdılığı yaptı. Emekliye ayrılıp İstanbul'a yerleşti. 1563 (H.973) senesinde vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:

“Haşr sûresinde, yedinci âyet-i kerimesinde meâlen, (Resûlullahın size getirdiklerini alınız. Yasak ettiklerinden sakınınız ve Allahtan korkunuz!) buyuruldu. Emirleri yapmaya ve haramlardan sakınmaya, (Şeriat)e uymak denir. Allahü teâlânın, yasaklardan kaçınız, dedikten sonra, Allahü teâlâdan korkunuz buyurması, yasaklardan sakınmanın daha mühim olduğunu göstermektedir. Çünkü, Allahü teâlâdan korkmak, yâni (Takvâ), haramlardan sakınmaktır. Takvâ, dînin temelidir. Şüphelilerden de sakınmaya (Verâ) denir. Resûlullah (Dîninizin direği verâdır) buyurdu. Başka bir hadis-i şerifte, (Hiçbir şey, verâ gibi olamaz) buyurdu. Dînimizin haramlardan sakınmaya böyle önem vermesi, sakınılacak şeylerin daha çok olmasından ve faydasının daha fazla olmasındandır. Çünkü, emirleri yapmakta da, sakınmak bulunmaktadır. Bir emri yapmak, bunu yapmamaktan sakınmak demektir. Faydasının daha çok olması, nefse hiç uymamak olduğu içindir. Emri yaparken, nefis de lezzet alır. Bir işte, nefse uymak ne kadar az olursa, faydası o kadar daha çok olur. Yâni, Allahü teâlânın rızasına daha çabuk kavuşturur. Çünkü şeriat, yâni İslâmiyetin emirleri ve yasakları, nefsi kahretmek, yıpratmak içindir. Nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Hadis-i kudsîde, (Nefsine düşmanlık et! Çünkü, o benim düşmanımdır) buyuruldu.”

"Âlimin sözü doğru, yediği helâl ve dünyâ malına karşı sevgisi yok ise, zühdü, dünyâya düşkün olmaması çok olur. Onlar dünyâya sarılır, dünyâyı birbirinden kıskanırlar. Dünyâlık için birbirine hased ederler. Devlet adamlarının yanında birbirlerini çekiştirir ve gıybet ederler. Maksatları, ellerine geçen dünyâlığı, başkalarına kaptırmamak ve fâni şeyleri ellerinden kaçırmamaktır. Ey ilim talebeleri! Siz peygamberlerin vârislerisiniz. İlmi alırken birçok vazîfe yüklenmiş oldunuz. İlminizi şeref vesilesi yapıp onunla dünyâlık kazanmaya bakmayınız."