"Bu mescidde sesini yükseltme!"
18/01/2019 Cuma Köşe yazarı V.T
"Vefât ettikten sonra da Resûlullaha hürmet, hayatlarındaki hürmet gibidir."
Muslihuddîn Mustafa Efendi Osmanlı müderris ve kadısıdır. Mimârzâde namıyla meşhur oldu. 971 (m. 1565)’de vefât etti. Resûlullah efendimizi (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) vesîle ederek, Allahü teâlâdan bir şey istemek mevzuunda şunları anlattı:
Şerîf Münhessir Kâsımî, Hücre-i saadetin Şam tarafındaki teheccüd mihrabı önünde uyumuştu. Ansızın kalkıp. Hücre-i saadetin önüne geldi. Gülerek geri gitti. Mescid-i Nebî hizmetçilerinin müdürü olan Şemseddîn Savâb, mihrabın yanında idi. Niçin güldüğünü sordu. “Birkaç günden beri evimde yiyecek bir şey yoktu. Hazreti Fâtıma’nın makamında, yâ Resûlallah! Aç kaldım deyip, buraya gelerek uyumuştum. Rüyâda, Yüce Ceddim bir kâse süt verdi. İçtim. Uyandığımda kâse elimde idi. Teşekkür için, Hücre-i tâhire önüne geldim. Oradaki zevkten, lezzetten güldüm, işte kâse!” dedi.
Abbasî halîfesi Ebû Ca’fer Mensûr ile İmâm-ı Mâlik, Medîne-i münevverede Resûlullah efendimizin mescidinde bulunuyorlardı. Ebû Ca’fer Mensûr, yüksek sesle bir şeyler söyledi. Bunun üzerine İmâm-ı Mâlik; “Ey müminlerin emîri! Bu mescidde sesini yükseltme! Çünkü Allahü teâlâ, Hucurât sûresi ikinci âyet-i kerîmede meâlen; (Ey îmân etmekle şereflenenler! Sesinizi, Nebiyyullahın sesinden yukarı çıkarmayınız. O’na karşı, birbirinize bağırdığınız gibi seslenmeyiniz! O’na saygısızlık gösterenin ibâdetleri yok olur) buyurarak, bir kavmi terbiye eyledi.
Yine Hucurât sûresi üçüncü âyet-i kerîmede meâlen; “Resûlullahın yanında (nehye muhalefetten sakınarak, edebe riâyet eyleyerek) seslerini yavaşlatanlar o kimselerdir ki, Allahü teâlâ kalblerini takvâ için imtihan etmiştir. Onlar için mağfiret ve pek büyük ecir vardır” buyurarak da, bir kavmi medh buyurdu. İmâm-ı Mâlik hazretleri “Vefât ettikten sonra da Resûlullaha hürmet, hayatlarındaki hürmet gibidir” buyurdu. İmâm-ı Mâlik’in bu nasihatlerini dinleyen halîfe Ebû Ca’fer Mensûr, sesini yavaşlattı ve; “Yâ İmâm! Resûlullahın huzûrunda duâ ederken kıbleye mi döneyim, yoksa Resûlullaha yönelerek mi duâ edeyim?” diye sordu. İmâm-ı Mâlik; “Ey müminlerin emîri! Yüzünü Resûlullah efendimizden başka tarafa çevirme! Çünkü Resûlullah Allahü teâlâ katında dileklerimiz için vesîlemizdir. Bundan dolayı da, yüzünü Resûlullaha dönmeli, O’nun şefaatini istemelisin. O zaman Allahü teâlâ, O’nu sana şefaatçi kılar” buyurdu.