Dinimiz, ihtikâr ve fahiş fiyatı yasaklamıştır!..
18/01/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Sıkışık durumda olanlara, yiyecek içecek, giyecek ve barınacak şeyler için
fahiş fiyatla mal satmak haramdır.
Muteber kitaplarda buyuruluyor ki: Dinimizde kâr haddi
yoktur. Fakat ihtikâr (karaborsacılık, vurgunculuk) ve fahiş fiyat
yasaklanmıştır...
Medine-i münevverede pahalılık olmuştu. Fiyatlar
yükseldiği için kâr haddi koyması istenildiğinde, Peygamber (sallallahü alayhi
ve sellem) Efendimiz;
(Fiyatları koyan Allahü teâlâdır. Rızkı genişleten,
daraltan, gönderen yalnız Odur. Ben Allahü teâlâdan bereket isterim) buyurdu.
Karaborsacılar, fırsatçılar tarafından [mallar
saklanarak] fiyatlar yükseltilip millete zarar ve zulüm hâline geldiği zaman,
fiyatlar, fahiş olarak [mal oluş fiyatının iki misline] artıp, millete zarar ve
zulüm hâline gelince, hükûmetin, tüccarlara danışarak, uygun bir narh, kâr
haddi koyması caiz olur. (Redd-ül-muhtar)
Piyasayı bilmeyenlere yüksek fiyatla mal satmak da
haramdır. Hatta, acemi olup, ucuz satan veya pahalı alan ile alışveriş
etmemelidir. Bunlarla alışveriş yaparken piyasadaki fiyatı gizlemek günahtır...
Sıkışık durumda olanlara, yiyecek içecek, giyecek ve
barınacak şeyler için fahiş fiyatla mal satmak haramdır. Nafakasını temin etmek
için herhangi bir şeyini satmak zorunda kalan fakirin sattığını ucuz almak da
haramdır. (Bey ve şir’a risalesi)
İnsanlar, İslam ahlakına uyarsa, ne kandıran, ne
kandırılan olur. Mallara narh koymaya lüzum kalmaz. Arz ve talebe göre, mallar
kıymetlenir veya ucuzlar.
Dinimizde ihtikâr, karaborsa, faiz gibi
şeyler yoktur. Yani, İslam ekonomisi; ilme, ahlaka, doğruluğa, adalete,
hürriyete dayanan bir sistemdir...
***
Bir zamanlar, Basra’da büyük bir tüccar vardı. İran’da
bulunan adamlarından biri, buna mektup yazarak;
"Bu sene şeker kamışının verimli olmadığını,
kimse duymadan, çok şeker almasını..." bildirdi...
Tüccar da, çok şeker satın alıp, şeker piyasadan
çekilince, pahalı satarak, otuz bin dirhem kâr etti... Ancak, "Şeker
kamışlarına afet geldiğini halktan saklamakla, onlara hıyanet ettim, bu nasıl
Müslümanlıktır? Allahım beni affet" diyerek pişman oldu... Otuz bin
dirhemi, kendisinden şeker alan kimselere götürdü. Yaptığı yanlış işi
anlattı... Müşteriler, adamın bu dürüstlüğü göstermesinden dolayı,
verdiği parayı almayıp;
"Sana hakkımızı helal ettik" dediler...
Adamcağız akşam evinde şöyle düşündü:
"Belki utanarak almamışlardır. Din
kardeşlerime hıyanet ettim..."
Ertesi gün tekrar götürdü. Her birine yalvararak otuz
bin dirhemi taksim etti.
Günümüzde böyle iş adamları varsa, ne
mutlu onlara...