"Böyle neşeli olmanın sebebi nedir yâ Bilâl?"
18/03/2022 Cuma Köşe yazarı A.D
"Cenâb-ı Hak bana
hidâyet nasip etti. Ben bir köleydim. Mekke'nin ileri gelenlerinden nice
kimseler bu saâdete eremediler yâ Resûlallah..."
Hidâyet; doğru
yol, hak yol, İslamiyet demektir. Zıddı dalalettir. Hakkı hak, bâtılı bâtıl
olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, iman
etmek, Müslüman olmak demektir.
Esma-i hüsnadan olan Hâdi ve Mehdi, hidâyet eden,
doğru yola ileten demektir.
Bu konuda bir âyet-i
kerime meali şöyledir: (Sen sevdiğine hidâyet veremezsin, dilediğine hidâyet veren
Allah’tır.) [Kasas 56]
Bir hadis-i şerifte de
meâlen şöyle buyuruldu: (Hidâyet benim elimde değildir. Saptırmak
da şeytanın elinde değildir.) [İ. Adiy]
Her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Peki, Allahü teâlâ, Peygamber efendimizi niye
gönderdi? Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, beni
âlemlere rahmet ve hidâyet için gönderdi.) [Ebu Nuaym]
Demek ki Peygamber efendimiz de, ümmeti de insanların hidâyetine sebep
oluyor, hidâyeti veren ise yalnız Cenab-ı Hak’tır.
Bir kişinin Müslüman
olmasına vesile olmak çok büyük sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Senin vasıtanla Allahü teâlânın bir kişiye hidâyet vermesi, senin
için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.) [Taberânî]
***
Hazret-i Ebu Bekir vasıtasıyla Müslüman olan Bilâl-i Habeşî hazretleri,
Hicretten sonra, bir gün Mescid-i Nebî'de iken büyük bir neşe içinde coşuyor,
yerinde duramıyor, oynuyordu. Hazret-i Ömer bu hâlini görünce sordu:
- Yâ Bilâl, bu hâlin nedir? Burasının mescid olduğunu unuttun mu?
- Benim hâlimde ne var ki? İstersen gidip hâlimi Resûlullaha arz edelim,
yanlışım varsa tövbe ederim ve bir daha yapmam, dedi.
Beraberce Resûlullahın huzûruna gittiler. Hazret-i Ömer, Peygamber efendimize
durumu arz etti:
- Yâ Resûlallah, Bilâl, mescidin huşûunu bozuyor. Burada neşelenip coşuyor,
oynuyor.
Peygamber efendimiz Hazret-i Bilâl'e sordu:
- Yâ Bilâl, böyle neşeli olmanın sebebi nedir?
- Yâ Resûlallah, cenâb-ı Hak bana hidâyet nasip etti. Ben bir köleydim.
Mekke'nin ileri gelenlerinden nice kimseler bu saâdete eremediler. Ebedî
saâdetten mahrûm kaldılar. Onlara hidâyet nasip olmadı. Ben neşelenmeyeyim de
kim neşelensin? Ben oynamayayım da kim oynasın?
Peygamber efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
- Bilâl'e dokunmayın! Sevinip neşelensin...