Musibete sabredene müjdeler olsun!..
18/06/2021 Cuma Köşe yazarı A.D
"Ben bazı mümin kullarımı dünya nimetlerinden mahrum eder, musibetlere
düçâr ederim. Bu hâl, onun günâhlarına kefâret olur... "
Önceki ümmetlerden birinin peygamberi, Allahü teâlâya şöyle niyaz eder:
"Yâ Rabbi! Mümin kulların sana itâat ederler. Emirlerini yerine
getirirler. Yasakladığın şeylerden sakınırlar. Böyle olmakla beraber bunlar,
birçok dünyalık nimetlerden mahrum olurlar, hatta belalara ve musibetlere
maruz kalırlar. Buna karşılık imansızlar ise sana itaat etmezler.
Yasaklarından kaçınmazlar. Senin emirlerini yerine getirmezler. Böyle olduğu
hâlde bunlar, her türlü dünyalık nimetlere sahip olurlar. Belalardan,
musibetlerden, felâketlerden uzak kalırlar. Bunun hikmeti nedir?"
Allahü teâlâ, bu peygamberine vahiy ile şu cevabı verir:
"Müminler benim kullarımdır. Belalar, felaketler, musibetler ve
nimetler de benimdir. Her biri beni anar, tesbih eder. Müminin günâhı bulunur.
Bazen ben onu bir kısım dünya nimetlerinden mahrum eder, musibetlere düçâr
ederim. Bu hâl, onun günâhlarına kefâret olur, günâhları mağfirete uğrar.
Böylece, günâhsız olarak bana gelir. Ben de kendisini iyi amelleri ile
mükâfatlandırırım. İmansızlara da dünyalık nimetlerini bol bol verir,
musibetlerden uzak ederim. Böylece bana gelirler. Ben de onları günâhları
sebebiyle şiddetle cezalandırırım."
Kıyâmet günü olunca, dünyada iken iyi ameller işlemiş, fakat hiç
felaketlere, belalara maruz kalmamış olanlar getirilir. Namaz, oruç, sadaka,
zekât, hac gibi nice ameller mîzâna konur. Böylece mükâfatları
ödenir... Yine, iyi ameller işlemiş olmakla beraber, aynı zamanda
felaketlere de maruz kalmış olanlar da getirilir. Fakat bunların amelleri için
mîzanlar kurulmaz, amelleri tartılmaz, defterleri açılmaz. Bilâkis, dünyada
üzerlerine musibetlerin dökülmesi gibi, kendilerine mükâfatlar yağdırılır...
***
Allahü teâlâ, kıyâmet günü mazeret beyan etmemeleri için, dört peygamberi,
dört sınıf insana hüccet olarak gösterir:
1- Zenginlere karşı, Süleyman aleyhisselâmı hüccet
olarak gösterir ve (Sen, Süleyman'dan daha zengin değildin. Onun
zenginliği onu, bana ibâdetten alıkoymadı da, seni mi alıkoydu?) buyurur.
2- Esir ve kölelere karşı Yûsuf aleyhisselâmı hüccet olarak
gösterir ve (Yûsuf da bir esîr ve bir köleydi. Onun bu hâli, kendisinin
bana ibâdet yapmasına mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.
3- Fakirlere karşı İsâ aleyhisselâmı hüccet gösterir ve (İsâ'nın
fakirliği, kendisinin bana kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni
oldu?) buyurur.
4- Hastalara karşı da Eyüp aleyhisselâmı hüccet gösterir ve (Bunca ağır olmasına rağmen Eyüp'ün hastalığı, kendisinin bana kulluk etmesine mâni olmadı da, sizinki mi mâni oldu?) buyurur.