Kader, bir ilm-i mütekaddimdir
18/08/2019 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Kadere inanmayan, mümin değildir. Kaderin, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı,
hep Allahü teâlâdandır.
Sual: Kader, Allahü teâlânın olacakları önceden bilmesi midir yoksa,
kullarına zorla yaptırması mıdır?
Cevap: Kaza ve kadere inanmak, imanın şartlarındandır. Kaza ve kader, zeki
insanların en çok takıldığı bir bilgidir. Bu takıntılar, kaza ve kaderi iyi
anlamamaktan ileri gelmektedir. Kaderin ne demek olduğu iyi anlaşılsa, hiç
kimsenin şüphesi kalmaz ve imanları da kuvvetli olur.
Âlemlerin yaratanı, yarattığı ve yaratacağı şeylerin hepsini, ezelden ebede,
zerreden Arş'a kadar hepsini, maddeleri, manaları, bir anda ve bir arada bilir.
Her şeyi yaratmadan önce biliyordu. Her şeyin iki türlü varlığı olur. Biri
ilimde varlık, ikincisi, hariçte, maddeli varlıktır. İmam-ı Gazâlî hazretleri
bunu bir misal ile, şöyle anlatmıştır:
“Bir mühendis mimar, yapacağı bir binanın şeklini, her yerini, önce
zihninde tasarlar. Sonra zihnindeki bu resmi, kâğıda çizer. Sonra bu planı,
mimara ve ustalara verir. Bunlar da, bu plana göre, binayı yapar. Kâğıttaki
plan, binanın, ilimdeki varlığı demektir ve zihinde tasavvur edilerek çizilen
şeklidir. Buna, ilmi, zihni, hayali vücut isimleri verilir. Kereste, taş, tuğla
ve harçtan yapılan bina da, hariçteki varlıktır. Mühendis mimarın zihninde
tasavvur ettiği şekil, yani bu şekle olan bilgisi, binaya olan kaderidir.”
Kaza ve kader bilgisi karışık olduğundan, okuyanlarda, birtakım yanlış
fikirler, evham ve hayaller hasıl olabilir. Bunun için, din büyükleri, kaza ve
kaderi çeşitli şekilde anlatmışlardır. Böylece okuyan ve dinleyenler, sözlerin
gelişine ve şekline göre, tariflerin birinden faydalanabilir ve şüpheye
düşmekten kurtulurlar.
Kader, ileride yaratılacak şeyleri, Allahü teâlânın ezelde bilmesidir.
Allahü teâlâ, her şeyi, kudreti ve ilmi ile yaratıyor. İşte kader, bu ilimdir.
Kader, hiçbir şey yaratılmadan önce, Allahü teâlânın ilim sıfatının mahluklara
olan bağlılığıdır. Kader bir ilm-i mütekaddimdir, cebr-i mütehakkim değildir.
Allahü teâlânın sonsuz öncelerde bilmesidir, kullarına zorla yaptırması
değildir.
Ehl-i sünnet vel-cemâat, kadere iman etmiş, kadere inanmak imanın şartıdır
demiştir. Kadere inanmayan, mümin değildir dediler. Kaderin, iyisi, kötüsü,
tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Çünkü kader, bildiği şeyleri yaratmak
demektir.