Niyet hâlis olunca...

18/08/2024 Pazar Köşe yazarı A.U

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri bir dostunun evinde sohbet ediyordu. Ordakilere;

 

“Şu anda bir kişi, Tirmiz'den yola çıktı... Maksadı, ‘kâmil bir rehber’ bulmaktır. O, bu yola hâlis niyetle çıktığı için yakında maksûduna kavuşur” buyurdu.

 

Birbirimize baktık.

 

Hiçbir şey anlamadık.

 

Sohbet devam ediyordu ki, kapı önünde bir atlı gelip, âniden durdu. Ve etrâfa baktı.

 

Büyük velî ona;

 

“Aradığın buradadır, haydi in de gel!” diye seslendi.

 

O kişi indi atından.

 

Büyük velî sordu:

 

“Yolculuk ne tarafa?”

 

“Tirmiz'den geliyorum efendim. Dün hâlis niyetle yola çıktım. Gâyem, gerçek bir rehber bulmaktır.”

 

“Burada niçin durdun?”

 

“Ben de bilmiyorum.”

 

“Nasıl oldu, anlat.”

 

“Tirmiz'den yola çıktım efendim. Sonra serbest bıraktım atımın dizginini. At, başını günbatısına çevirip süratle Buhâra cânibine doğru koşturmaya başladı ve bu evin önüne gelince durdu, ben şaşkın şaşkın etrâfıma bakıyordum ki ‘aradığın buradadır’ diye bir ses işittim ve sizi gördüm” dedi.

 

Büyük velî ona;

 

“Niyetin hâlismiş ve hidâyetin buradaymış” buyurdu.

 

Şefkatle bir nazar etti.

 

Kalbinden “dünyâ sevgisi” çıktı.

 

Yerine “Allah sevgisi” girdi...

 

Aradığı "gerçek rehberi” bulmuştu ki, dünyâda bundan büyük bir nîmet yoktur ve olamaz.