"Sıkılma! Ben melik değilim!.."
18/09/2019 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Sevgili Peygamberimizin kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi.
Sessizce tebessüm ederdi.
Bâzan gülerken mübârek ön dişleri görünürdü.
Hep düşünceliydi.
Üzüntülü görünürdü.
Ve az söylerdi.
Konuşmaya, tebessüm ederek başlardı.
Lüzumsuz bir şey aslâ söylemezdi.
Lâzım olunca kısa, faydalı ve mânâsı açık olarak söyler, iyi anlaşılması
için bâzan üç kere tekrar ederdi.
● ● ●
Resûl-i ekrem Efendimiz deveye, ata, katıra ve eşeğe biner; bâzan başkasını
da arkasına oturturdu.
Misâfirlerine, Eshâbına hizmet eder ve “Bir kavmin efendisi, en
üstünü, onlara hizmet edendir” buyururdu.
● ● ●
Resûlullah Efendimiz, yabancı ile ve tanıdıklarla ve çocuklarla ve ihtiyar
kadınlarla ve mahrem kadınlariyle latife, şaka yapardı.
Fakat bunlar; Allahü teâlâyı bir an unutmasına sebep olmazdı.
● ● ●
Sevgili Peygamberimizin heybetinden, kimse yüzüne bakamazdı!
Bir gün biri geldi.
Mübârek yüzüne baktı.
Ve korkup titredi!
Efendimiz ona;
“Sıkılma! Ben melik değilim, zâlim değilim. Kurumuş et yiyen bir
kadıncağızın oğluyum” buyurdu.
Adamın korkusu gitti.
Ve derdini açabildi...