O, melek sıfatlıydı...
18/09/2020 Cuma Köşe yazarı A.U
Muhammed Bâkî Billâh hazretleri, bir gün birkaç talebesiyle, bir
velînin kabrini ziyârete gittiler.
Türbedâr, onları gördü.
Hemen yerinden kalktı.
Acele bir iskemle getirdi.
Üzerine de bir minder yerleştirdi.
Bâkî Billâh hazretleri otursun diye.
O esnâda terbiyesiz biri geldi.
İskemleyi, minderi görünce;
“Bunlar, kimin içindir?” diye sordu.
Ama küstahça sordu.
Talebeler, hocalarını gösterip;
“Şu zât içindir” dediler.
Küstah adam;
“Onun bizden ne farkı var?” dedi.
"Niçin ona iskemle koydunuz?
Üstelik de bir minder.”
Böyle deyip bağırmaya başladı.
Gençler üzüldüler!
O esnâda Bâkî Billâh hazretleri geldi.
O kişi bu velîyi görünce;
“Sen kimsin ki, senin için iskemle ve minder koyuyorlar?” diye çıkıştı!
Bâkî Billâh hazretleri dinledi.
Ve o adamın yanına gidip;
“Doğru diyorsunuz. Buyurduğunuz gibi ben bu şeylere lâyık değilim. Ama
benden habersiz getirmişler. Haberim olsaydı koydurmazdım. Siz yine de
kusûrumuzu bağışlayın” buyurdu.
Sonra birkaç altın çıkardı.
Ve adamın avucuna koyup;
“Bu, benim hediyemdir.
Lütfen kabul edin” dedi.
Adam, birden sâkinleşti.
Utandı, mahcup oldu o sözlerine!
Eline sarılıp, hürmetle öptü.
Özürler diledi.
Ve pişmân olarak geri döndü...