Dünya sevgisi ahireti unutturur
18/10/2018 Perşembe Köşe yazarı S.A
Rabbimiz dünyayı sevmiyor, sevenleri de sevmiyor. Dünyadan başka hiçbir yerde O'na isyan edilmez. Bundan dolayı dünyayı sevmez.
Şu bir gerçek ki, manevi hastalıkların başı dünya sevgisidir. Bütün kötülükler ondan doğar. İnsanları çekememezliğe, birbirine karşı düşmanlığa ve kibirlenmeye sevk eder...
Şüpheli, mekruh hatta haram şeyleri insanlara yaptırır. Dahası küfre bile girmesine sebep olur.
Peygamberlerin çoğuna iman etmeyenler, dünya saltanatları ellerinden çıkacağı endişesi ile mahrum kalmışlardır. Yoksa bunların hak olduklarını çok iyi biliyorlardı.
Firavun iman etseydi; Mısır'a olan hâkimiyeti kalmazdı. Nemrut müminlerden biri olabilseydi, "Nemrut"luğunu nasıl yapacaktı?!.
Eshab-ı kirâmdan birisi, bir gün sevgili Peygamberimize (aleyhisselâm) sorar:
-Bana öyle bir şey öğretin ki; onu yaptığımda hem Rabbim beni sevsin, hem de insanlar!..
Cevap olarak buyurdular ki:
"Dünyayı sevme Rabbimiz seni sever..."
Rabbimiz dünyayı sevmiyor, sevenleri de sevmiyor. Dünyadan başka hiçbir yerde O'na isyan edilmez. Bundan dolayı dünyayı sevmez.
"Başkasının elindekine de göz dikme, insanlar seni sever..."
İnsanlar kendilerinden bir şey istenmesinden hoşlanmazlar.
Dünya sevgisi, ahireti unutturur. Ne büyük aptallıktır! İnsan, bırakıp gideceği muhakkak olan dünyaya bu kadar önem veriyor, gidip kalacağı, muhakkak olan ahiretini ihmâl ediyor ve unutuyor. Servetinin artmasına seviniyor ama ömrünün azaldığına üzülmüyor...
Mukaddes dinimiz, çalışıp kazanmayı, zengin olmayı kötülememiştir. Bilâkis teşvik etmiştir. Hazret-i İbrahim, Hazret-i Süleyman, cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf hazretleri ve evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri, çok zengin idi. Zekâtlarını veren zenginlerin ne kadar büyük nimetlere kavuşacakları, ebedi saadete erecekleri bildirilmiştir. Bütün bunlar, para ile elde edilir. Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. İnsanı annesinden yeni doğmuş gibi günahsız hale getiren "hac" ibadeti de parasız olamaz. Zenginlere farzdır...
Yüce dinimiz, bir kişinin bakmakla mükellef olduklarının nafakasını temin için yaptığı çalışmayı beş vakit namazını kılması şartıyla ibadet saymış ve büyük sevaplar vadetmiştir...
Şunu unutmayalım ki; dünyada çalışıp, para kazanmayı ibadet kabul eden dinimiz, çalışmayı değil, dünya sevgisini çirkin görüyor...