Allahın vahdâniyetinin isbâtı hakkında...
18/10/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
Eğer Allahtan başka ilâhlar olsaydı, bunlardaki nizâm bozulur, karmakarışık
olurdu.
Abdülkadir Kemaleddin Efendi evliyanın meşhurlarından olup Erbil’de doğdu.
Tarikat bakımından Halveti, Kadiri, Nakşibendî'dir. 1315 (m. 1897)’de Urfa’da
vefat etti. Eserlerinden biri “Hüccetü'z-Zâkirîn fi'r-Reddi Ale'l-Münkirîn”
olup, bu kitabında şöyle buyuruyor:
Allahü teâlânın vahdâniyyetini isbât husûsunda kelâm âlimlerinin
bildirdikleri burhânlardan birkaçını bildireceğiz: Enbiyâ sûresinin yirmi
ikinci âyetinde meâlen: (Eğer yer ile gökte, Allahtan başka ilâhlar olsaydı,
bunlardaki nizâm bozulur, karma karışık olurdu) buyurulmuştur. Bu âyet-i
kerimenin işareti (Burhân-ı temânü')dür. Yâni âlemin hâlıkının [yaratıcısının]
iki olduğu farz edilse, bu iki yaratıcının fiilleri, birbirinden,
ya farklı veya aynı olur. Birbirinden farklı olursa, âlemin fesadı lâzım
olur. Yani semavât ve arzın bu husûsî nizâmından çıkmasını ve yok olmasını veya
birbirine zıt şeylerin aynı anda bir araya cem edilmesini icap
ettirir.
Meselâ, iki ilâhdan birisi, Zeyd ismindeki insanın hareketini, diğeri de o anda hareket etmeyip sükûnunu irâde etse, ilâh oldukları için kudretleri Zeyd’e tesîr edince, cem’i zıddeyni icap ettirir. [Bu ise, mümkin değildir. Çünki, cem’i zıddeyn muhâldir. Yâni, iki zıd şeyin, aynı anda bir araya gelmesi, mümkin değildir. Yâni, Zeyd, aynı anda hem hareketli, hem hareketsiz olamaz. Yâ hareketlidir yâhut hareketsizdir.] İki ilâhın fiilleri, yekdiğerinin aynı olursa, aralarında muhâlefetin bulunması, yâ mümkin olur veya olmaz. Muhâlefet mümkin olamaz. Çünki ikisi, aynı şeyi irâde etmektedirler. İkinci şekilde yâni muhâlefetin mümkin olması ise, ikisinden birisinin âcizliğini Îcap ettirir. Âcizlik ise, mahlûkluk, sonradan olma, yâni yaratılma alâmetidir. Bu ise, ilâhlığın şânına yakışmaz. Sonradan yaratılan ilâh olamaz. Âlemin yaratıcısının [hâşâ] iki olduğu farz olunsa, ikisinden biri, tedbîrinde yâni dilediğini yapmakta yâ kâfî olur veya olmaz. İki ilâhdan birincisi, yaratıcı olarak, dilediğini yapmakta kâfî ise, ikinci ilâhın zâyi' ve zâid yâni lüzûmsuz ve fazla olması icap eder. Bu ise, noksanlıktır. Noksan olan ise, yaratıcı, yâni hâlık olamaz. Eğer ikinci ilâh, dilediğini yapmakta kâfî gelirse, birinci ilâhın yok ve âtıl olması icap eder. Âlemin yaratıcısının [hâşâ] iki olduğu farz olunsa, kudretlerin [mahlûklara] te'sîrinde, yâ birbirlerine muhtaçdırlar veya değildirler. Yâhut, biri diğerine muhtaç olup, diğeri ona muhtaç değildir.