Allah, sevdiği kulunu derde müptela eder!
18/11/2021 Perşembe Köşe yazarı V.T
Müminin çektiği eziyet
ve sıkıntılar, günahlarının affolmasına ve derecesinin yükselmesine vesile
olur.
Ahmed bin Dâvud
Dîneverî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. İran’da
Dînever’de doğdu. Nişabur’a gidip pekçok âlimden ders aldı. Birçok ilim dalında
en yüksek seviyeye yükseldi. Bu ilimlerde eserler verdi. Bistam’a gidip
Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin talebelerinden oldu. 282 (m. 985) yılında
Dînever’de vefât etti. Buyurdu ki:
Allahü teâlâ sevdiği
kulunu derde müptela eder. Çektiği eziyet ve sıkıntılar, günahlarının
affolmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olur. Başkalarının da ibret
almasına sebep olur.
Resûlullah efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Kâmil tövbe yedi şeyden yedi
şeye dönmektir. Biri, cehâletten ilme dönmektir. Yani ilmihâlini
öğrenmektir. İkincisi, günah işlemekten tâate dönmektir. Üçüncüsü, haramdan
helâle dönmektir. Dördüncünü, yalandan doğruya dönmektir. Beşincisi, riyadan ihlâsa
dönmektir. Altıncısı, kibirlenmekten alçak gönüllülüğe dönmektir. Yedincisi,
bütün gece uyumaktan bir miktar namaz kılmaya dönmektir.”
"Takvâ sahibi
olmalı, Allahü teâlâdan çok korkmalıdır. Bütün evlâdıma ve din kardeşlerime
vasiyetim, takvâya sıkı sarılmalarıdır. Çünkü, ondan faziletli bir şey yoktur.
Allah indinde insanların en iyisi, takvâsı en fazla olanıdır. Kur’ân-ı kerîmde
Allahü teâlâ takvâ sahiplerini methettiği kadar, hiçbir şeyi methetmedi. Başka
ameller, takvâsız kabul olmaz. Nitekim Mâide sûresi 27. âyet-i kerîmesinde
meâlen; (Allahü teâlâ ancak, takvâ sahiplerinin kurbanını kabûl
eder) buyuruldu. Kabûlden murâd sevâbı noksan olur, sâlih amel için söz
verilmiş olan mertebeye, dereceye kavuşamaz, bu derecelere ancak takvâ ile
kavuşulur demektir. Yoksa sahih olmaz demek değildir."
"Takvâ sahibi olmayanların amelleri bâtıl ve fâsid olmaz ve kazası lâzım gelmediği gibi, terk eden için bildirilen azâba da müstahak olmaz. Ancak, yapılan amelin karşılığı olan sevap, müttekîlere verilen gibi olmaz. Takvâ, Allahü teâlâdan korkarak günahlardan kati olarak kaçınmaya denir. Takvâ sahibi olabilmek için; büyük ve küçük bütün günahlardan sakınmak, kalbini ve uzuvlarını takvâyı yok edici şeylerden korumak lâzımdır. Kalb, göz, kulak, dil, el, ayak, karın gibi uzuvları Allahü teâlânın yasaklamış olduğu şeylerden korumalı, emirleri ile süslemelidir.