İlk asırlarda mezheb var mıydı?
18/11/2024 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Sual: İngilizlerin Arabistan'da kurmuş oldukları bozuk fırkadaki Vehhabiler ve onların kitaplarını okuyanlar; “Mezhepler ikinci asırda meydana çıktı. Eshâb ve Tâbiin, hangi mezhepte idi?” diyorlar. Gerçekten böyle midir ve bunlara nasıl bir cevap vermelidir?
Cevap: Mezheb, gidilen yol
demektir. Mezheb imamı demek ise, Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şeriflerde açıkça
bildirilmiş olan din bilgilerini, Eshâb-ı kiramdan işiterek toplayan, kitaba
geçiren büyük âlim demektir. Açıkça bildirilmemiş olan bilgileri de, açık
bildirilmiş olanlara benzeterek meydana çıkarmışlardır. Hadîkada deniyor ki:
“Bilinen
dört mezhep imamı zamanında, başka mezhep imamları da vardı. Bunların da
mezhepleri vardı. Fakat, bunların mezheplerinde olanlar azala azala bugün hiç
kalmadı.”
Eshâb-ı
kiramın her biri müctehid, derin âlim, mezheb imamı idi. Her biri kendi
mezhebinde idi. Hepsi de, mezheb imamlarımızdan daha üstün, daha çok bilgili
idi. Mezhepleri daha doğru, daha kıymetli idi. Fakat, bunların kitapları
olmadığı için, mezhepleri unutuldu. Dört mezhepten başkasına uymak imkânı
kalmadı. Eshâb-ı kiram hangi mezhebde idi demek, alay komutanı, hangi
bölüktendir? Yahut, fizik öğretmeni, okulun hangi sınıfının öğrencisidir demeye
benzemektedir.
Hicretten
dörtyüz sene geçtikten sonra, mutlak ictihat yapabilecek kadar derin âlim
kalmadığı, kitaplarda yazılıdır. Hadîkada bildirilen hadis-i şerifte, yalancı,
sapık din adamlarının çoğalacakları bildirilmektedir. Bunun için, Ehl-i sünnet
olan her Müslümanın, bilinen dört mezhepten birini seçerek ona uyması lazımdır.
Seçtiği mezhebin ilmihâl kitabını okuyup öğrenmesi, imanını ve bütün işlerini
buna uydurması lazımdır. Dört mezhepten birine uymayan kimse, Ehl-i sünnet
olamaz. Buna mezhebsiz ve zındık denir. Mezhebsiz kimse, ya yetmişiki bozuk
fırkadan birindedir, yahut da kâfir olmuştur. Böyle olduğu, Bahrda, Hindiyyede,
Tahtâvîde, İbn-i Abidînde, El-besâirde ve Ahmed Sâvî tefsîrinde
yazılıdır.
Sual:
Adakta bulunan kimse, adağını yerine getirmezse günaha girmiş olur mu?
Cevap: Nezir, adak, bir ibadettir. Çünkü namaz,
oruç, hacca gitmek ve başka ibadetler nezir olunur. Nezrin, adağın, yerine
getirilmesini İslamiyet emretmektedir. Yerine getirilmezse, günah olur.