Bütün ilimler Kur'ân-ı kerimde mevcuttur...
18/12/2020 Cuma Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâ, İslâm düşmanlarını, Kur'ân-ı kerim karşısında âciz, mağlup
etmektedir.
Sadrülislâm Fahreddîn Şîrâzî hazretleri nahiv ve kıraat âlîmidir. İran’da
Şiraz’da doğdu. İlim tahsili için Bağdad’a giderek kıraat ve nahiv âlimlerinden
ders okudu. Çok talebe yetiştirdi. 565 (m. 1170)’de Bağdad’da vefat etti.
El-Mûdıh adlı eserinde şöyle buyurdu:
Bir mâni, sıkıntı olmadıkça, âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere, açıkça
anlaşılan manaları vermek lâzımdır. Bunlara benzeyen başka mana vermek câiz
değildir. Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şerifler Kureyş lügati ve lehçesi
iledir. Kelimelere, Hicâz’da kullanılan manaları vermek lâzımdır. Müteşâbihât denilen
âyet-i kerimelerde, anlaşılamayan gizli manalar vardır. Bunların manasını,
ancak Allahü teâlâ bilir ve kendilerine ilm-i ledünnî verilen pek az seçilmiş
büyükler, kendilerine bildirildiği kadar, anlayabilirler. Başka kimse anayamaz.
Onun için, müteşâbih âyetlerin, Allah kelâmı olduğuna îman etmeli, manalarını
araştırmamalıdır.
Tevil demek, kelimenin çeşitli manaları arasından meşhur olmayanı seçmek
demektir. Meselâ İsrâ sûresinde, (Allahın eli, onların ellerinin üstündedir)
meâlindeki âyet-i kerime, Allahü teâlânın kelâmıdır. Allahü teâlâ, bununla neyi
murâd ediyor ise, öylece inandım demelidir. Bunun manasını ben anlayamam, ancak
Allahü teâlâ bilir demek, en iyi yoldur. Yâhut Allahü teâlânın ilmi, bizim
ilmimiz gibi değildir. İrâdesi bizim irâdemize benzemez. Allahü teâlânın eli
de, kulların elleri gibi değildir.
Geçmişteki ve gelecekteki bütün ilimler, Kur'ân-ı kerimde vardır. Bunun
için, bütün semavî kitaplardan üstün ve kıymetlidir. Resûlullahın en büyük
mucizesi, Kur'ân-ı kerimdir. Bütün insanlar ve cin bir araya gelse, hepsi,
Kur'ân-ı kerimin en kısa bir sûresi gibi bir söz söyleyebilmek için uğraşsalar,
söyleyemezler. Arabistân'ın belîğ, edîb, fasîh şairleri bir araya geldi. Çok
uğraştılar. Üç kısa âyet gibi bir söz söyleyemediler. Kur'ân-ı kerime karşı
duramadılar. Şaşkına döndüler.
Allahü teâlâ, İslâm düşmanlarını, Kur'ân-ı kerim karşısında âciz, mağlup
etmektedir. Kur'ân-ı kerimin belâgati, insan gücünün üstündedir. İnsanlar, onun
gibi söylemekten âciz kalmaktadır.
Kur'ân-ı kerimin âyetleri, insanların nazmına, vezinli olmayan nesrine, kâfiyeli sözlerine benzemiyor. Bununla berâber, Arabistan'daki edîblerin, kullandığı harflerle söylenmiştir.