Tövbe eden, günah işlememiş gibidir...
19/01/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü teâlâ, kulunun tövbe etmesine sevinir."
Cenâb-ı Hak affedicidir. İşlenen günah ne kadar büyük olursa olsun, samimi bir şekilde tövbe edilirse, pişman olunursa, Allahü teâlâ onu affeder.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, çok affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim]
(Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü teâlâ, kulunun tövbe etmesine sevinir.) [Buhari]
Ne büyük lütuf ve ihsan. Biz günahımıza pişman olunca, Cenab-ı Hak seviniyor.
Bekara sûresinin otuzuncu âyetinde, melekler, meâlen "Yâ Rabbî! Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanları niçin yaratıyorsun" dediklerinde, "Onlar fesat çıkarmazlar" demedi. "Sizin bilmediklerinizi ben bilirim... Siz onların işlerine bakarsınız. Ben kalplerindeki imana bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar, benim rahmetime sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. İmanı olanları, ezelî olan lütfuma kavuşturur, ebedî olan lütfum ile hepsini okşarım" buyurdu.
Bir günah işleyince hemen tövbe etmek farzdır. Tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir. Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:
(Ey insanoğlu, günahlarınıza tövbe ederek, kendi kendinize ikrâmda bulunun! Sâlih amel işleyerek cihâd edin! Henüz kıyâmet kopmadan kıyâmetin dehşetini düşünüp ona göre hazırlanın! İşittiğiniz hâlde, sağırlardan olmayın! Gönlünüze gelen sıkıntı, mal ve rızkınızdaki eksiklik, mâlâyanî sözlerden ve zamanı iyi değerlendirmemekten ileri gelir. Başkalarının kusurlarını gördüğü vakit, kendi kusurunu hatırlamayan, şeytanı sevindirir, Rahmânı gücendirir. Gizli ve açık bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız. Oruç tutanlara sayısız nimetler ihsân ederim. Tövbe edenleri azâbımdan emîn kılarım. Her nimet bendendir. Bunun için yalnız bana şükredin! Her şeyi veren benim. Her şeyi benden isteyin! Rahmetimden ümit kesen helâk olur.)
(Ey Dâvud, benim kapımı kim çaldı da ona açmadım? Benden kim bir şey istedi de ona vermedim? Bana kim duâ etti de kabul etmedim? Beni kim andı da ben onu anmadım? Ey Dâvud, günahkârlara müjde ver, sâlihleri de korkut!)
Dâvud aleyhisselâm bunu nasıl yapacağını suâl edince Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Günahkârları tövbe ile, benden ümit kesmemekle müjdele! Benden ümit kesmeyip tövbe ederlerse günahlarını affederim. Sâlihleri de ibâdetleriyle korkut ki; ibâdetlerine aldanmasınlar!)