Ezân nasıl okunur?
19/01/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Ezân okuyana "müezzin” denir. Müezzin, ezânı yüksek bir
yerde herkese duyurmak için yüksek sesle okur.
Ezânın kelimeleri yedidir: Allahü Ekber (4 kerre): Allahü
teâlâ büyüktür. O’na bir şey lâzım değildir. Kulların ibâdetlerine de
muhtaç olmaktan uzaktır. İbâdetlerin, O’na hiçbir faydası yoktur.
Eşhedü En Lâ İlâhe İllallah (2 kerre): Kibriyâsı, büyüklüğü
ile ve kimsenin ibâdetine muhtaç olmadığı hâlde, ibâdet olunmaya O’ndan
başka kimsenin hakkı olmadığına şehâdet eder, elbette inanırım. Hiçbir şey O’na
benzemez.
Eşhedü Enne Muhammeden Resûlullah (2 kerre): Muhammed'in (sallallahü
aleyhi ve sellem) O’nun gönderdiği Peygamber olduğuna, O’nun istediği
ibâdetlerin yolunu bildiricisi olduğuna ve Allahü teâlâya, ancak O’nun
bildirdiği, gösterdiği ibâdetlerin yaraşır olduğuna şehâdet eder, inanırım.
Hayye Ales-salâh (2 kerre)-Hayye Alel-felâh (2 kerre): Müminleri felâha,
saâdete, kurtuluşa sebep olan namaza çağıran iki kelimedir. Sabah ezânı
okunurken “Es-salâtü hayrun minen-nevm” (Namaz uykudan hayırlıdır) diye
iki defâ söylenir.
Allahü Ekber (2 kerre): O’na lâyık bir ibâdeti kimse yapamaz.
Herhangi bir kimsenin ibâdetinin O’na lâyık, yakışır olmasından, çok büyüktür,
çok uzaktır.
Lâ İlâhe İllallah (1 kerre): İbâdete, karşısında alçalmaya müstahak
olan, hakkı olan ancak O’dur. O’na lâyık bir ibâdeti kimse yapamamakla berâber,
O’ndan başka kimsenin ibâdet olunmaya hakkı yoktur.
Câmilerin sembolü olan, üzerine çıkılıp ezân okunan minârelerin ilkini,
Eshâb-ı kirâmdan Mesleme bin Mahled (radıyallahü anh),
Mısır’da vâliyken, hicrî elli sekiz (58) senesinde, Hazret-i Muâviye’nin
emriyle yaptırdı.
Ezân okuyana "müezzin” denir. Müezzin, ezânı yüksek
bir yerde herkese duyurmak için yüksek sesle okur.
Cumâ namazındaki birinci ezân, Hazret-i Osman zamânında başlamıştır.
Minârede ve cumâ hutbesi okunacağı zaman, birkaç müezzinin bir ezânı birlikte
okumalarına “ezân-ı cavk” denir. Bir arada çıkan yanık, hazîn
insan sesleri uzaktan işitilince, kalplere ve rûhlara tesir eder, insana mânevî
bir coşkunluk verir. Asırlardan beri yapıldığı için İslâm âdeti olmuştur.
[İbn-i Âbidîn]
Peygamber Efendimizin ezân ile ilgili hadîs-i şerîflerinden bâzıları
şunlardır:
“Ezân sesini duyduğunuzda, müezzinin dediği gibi siz de söyleyin.” (Buhârî)
“Seslendi ol müezzin, durdu ikâmet eyledi,
Kâbe’ye döndü yüzün, hem de niyyet eyledi.
Duyunca ehl-i îmân, hürmet ile dinledi,
Sonra, namaza durup, Rabbe kulluk eyledi.”
“Her kim yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezân, sol kulağına da
ikâmet (kâmet) okursa, Ümmü Sıbyân denilen havâle hastalığından korunmuş
olur.” (İhyâ)
Ezândan sonra salât ve selâm okumak ilk olarak, hicrî 781 (M. 1351) senesinde Sultan Nâsır Selâhaddîn’in emriyle Mısır’da başladı. Cenâze olduğunu bildirmek için minârelerde salât okunması mûteber (kıymetli) kitaplarda yazılı değildir. Çirkin bir bid’attır. Dinde sonradan ortaya çıkarılan bir iştir.