Konuşmak gümüş ise susmak altındır...
19/01/2022 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Hadîs-i şerîfte
buyuruldu ki: "Dilini fazla konuşmaktan tutan ve malının fazlasını infâk
eden kimseye müjdeler olsun."
Dilimizin âfetleri
-28-
Müslüman, dilinin
âfetlerinden kendini koruması için az konuşmalı ve susmasını bilmelidir. Konuşmanın
zıddı olan susmak, en güzel huylardandır. Âfiyet ve selâmetin onda dokuzu
susmaktadır. Çünkü insanın başına gelen belâlar çok konuşması sebebiyledir.
Süleyman “aleyhisselam”, (Eğer konuşmak gümüş ise susmak altındır) buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz de “sallallahü aleyhi vesellem” (Çok konuşanın
hatası çok olur, hatası çok olanın günâhı da çok olur, günâhı çok olan kimseye
de ateş daha lâyık olur) buyurmuşlardır.
Müslüman, konuşurken
faydasız sözleri terk etmelidir. Fazla konuşmak, tekrarında fayda olmayan
şeyleri tekrar etmek ve lüzumundan fazla konuşmaktır. Faydası olmayan şeyleri
konuşarak vakit zayi edilmemelidir. İnsan ömründen hesaba çekilecektir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi vesellem” (Kişinin faydasız şeyleri terk
etmesi, onun Müslümanlığının güzelliğindendir.) Yine başka bir hadîs-i
şerîfinde (Dilini fazla konuşmaktan tutan ve malının fazlasını infâk
eden kimseye müjdeler olsun) buyurdular.
Konuşmanın ortası; az
sözle maksadını gizlemeyen, çok sözle muhâtabını usandırmayandır. Hızır
aleyhisselam, Mûsâ aleyhisselama bu hususta der ki:
“Ey Mûsa, dinleyen
söyleyenden daima fazla usanır ve yorulur. Konuştuğunda muhâtabına bıkkınlık
verecek kadar sözü uzatma. Hem şurasını da iyi bil ki; kalbin bir kap gibidir.
Onun içine koyacağın şeyleri düşün de koy!”
Müslüman, ilim sahibi
olsa da her şeyi biliyorum dememelidir. Bilmedikleri sorulunca bunları
bilmiyorum diyebilmelidir. Bir insan için bütün ilimleri bilmek
imkânsızdır. İş böyle olunca bazı şeyleri bilmemek bir eksiklik değildir.
Peygamber Efendimiz
“sallallahü aleyhi vesellem” bir hadîs-i şerîfinde (Kendine bir
meseleden sorulup da bilmediği hâlde fetvâ veren kimse hem sapık, hem de
saptırandır) buyurmuşlardır.
Hazret-i Ali “kerremellahü
vecheh” diyor k:
“Size bir şey sorulup
da bilemediğiniz zaman ‘Bilmiyorum, Allah bilir’ cevabını vermeniz kalb ve
vicdana ne kadar hoş gelir. Zâten âlim, bilmediklerinin bildiklerinden çok
olduğunu bilendir.”
Abdullah ibn-i
Abbâs “radıyallahü anhümâ” diyor ki:
“Bilmiyorum demeyi
terk eden âlim, belâsını bulmuş demektir.”
Bazı âlimler de şöyle demişlerdir:
“Bilmiyorum diyen, noksanını bilip çalışa çalışa âlim olur. Fakat bilmediği hâlde biliyorum dâvâsında bulunan, felâket çukuruna düşer.”