"Bugün öyle ol ki, yarın mahcup olmayasın!.."
19/03/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Birkaç gece
rahatsız ol da, sonsuz râhata kavuş. İyi ameli sonraya bırakıp tehir edenler
helâk oldular."
Abdülehad Fârûkî
hazretleri, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üçüncü oğlu olan Muhammed Saîd
Fârûkî'nin beşinci oğludur. 1635 (H.1045) senesinde Serhend'de doğdu, 1710
(H.1122) senesinde vefât etti. Muhammed Ma'sûm Fârûkî'nin ilim meclisinde ve
sohbetinde bulunarak pek yüksek derecelere kavuştu. Tefsîr, hadîs, fıkıh gibi
ilimlerde büyük âlim oldu. Abdülehad hazretleri sohbetleri sırasında
talebelerine buyurdu ki:
Bize ve size lâzım olan; İslâmiyete uymak ve büyüklerin yolu üzere istikâmette
olmaktır. Bu istikâmete, kerâmetten üstün demişlerdir. Büyüklerden biri
talebelerinden birine, vazîfe verip gönderirken buyurdu ki: "Allahlık ve
peygamberlik dâvâsında bulunma!" Talebe; "Bundan Allah'a
sığınırım" deyince, o büyük buyurdu ki: "Ben ne istersem, o olsun
demek Allahlık, beni inkâr eden, kabûl etmeyen kâfirdir demek, peygamberlik
iddiâ etmektir."
Kardeşine yaptığı nasîhatte de buyurdu ki: "Ey can kardeşim! Bu dünyâ amel
yeridir. Karşılık yeri âhirettir. Ameli, işi bitirmeden ücret, karşılık istemek
yersizdir. İş yapma ve amel etme bittiği gün, yapılan işin karşılığı ihsân
olunacaktır."
Kötü ve zararlı kimselerle berâber bulunmanın mahzurları ile şüphelilerden
sakınmak hususunda da "Zararlı kimselerin sohbetinden,
arkadaşlığından, şüpheli yiyeceklerden ve çeşitli şeyleri istemek arzularından
sakınınız. Bu üç kelimenin bildirdiği mânâları iyi düşününüz" buyurdu.
Talebelerinden birisi kendisi için nasîhat isteyince ona hitâben buyurdu ki:
"Azîzim, nasîhatimi can kulağı ile dinle! Allahü teâlâ hâzır ve nâzırdır.
Her işini görmekte, her yaptığını bilmektedir. O hâlde bilerek, anlayarak
söyle. Bilerek anlayarak dinle. Bilerek anlayarak iş yap. Bunu bilerek dur.
Bunu bilerek yürü. Kısaca bugün öyle ol ki, yarın
mahcup olmayasın! Birkaç gece rahatsız ol da, sonsuz râhata kavuş.
İyi ameli sonraya bırakıp tehir edenler helâk oldular. Sen dersin ki, yarın
yaparım. Ya yarına kavuşamazsan! Yâhut kavuşur da, bu imkân, sıhhat, kuvvet ve
rahatlığı bulamazsan. O zaman çok pişmân olursun. İnsan kendi başına değildir
ki, istediğini yapsın, her bulduğunu alsın. Allahü teâlâ mahşer yerinde,
herkese amelini gösterecektir. Hareketlerinden, hareketsizliklerinden,
yaptıklarından ve söylediklerinden herkes hesap verecektir. İşin esâsını
düşünmelidir...
Şefkatli bir ana gibi daha ne kadar kendi üzerine titreyeceksin. Ne zamâna kadar, kıymetli cevherleri bırakıp, çocuklar gibi ceviz, kozalak peşine koşacaksın."