Medeniyet nedir?..

19/04/2020 Pazar Köşe yazarı S.K

İlimde, fende çok ileri olan milletlere, fen vasıtalarını ne yolda kullandıklarını incelemeden, medenî demek büyük gaflettir. 

 

Bugün insanın bütün gençlik hayatına mâl olan bilgiler, Allahü teâlânın emirlerine uyarak kullanılırsa, faydalı olur ve dünya ve ahiretin kazanılmasına sebep olur. Medeniyet demek, yalnız ilim ve fen demek değildir. İlim ve fen, medeniyet için, ancak bir âlet, bir vasıtadır. İlimde, fende çok ileri olan milletlere, fen vasıtalarını ne yolda kullandıklarını incelemeden, medenî demek büyük gaflettir. Pek yanlıştır. Fabrikaların, motorlu vasıtaların, gemi, tayyare, atom cihazlarının çok olması, gözleri kamaştıran yeni buluşların artması, medeniyeti göstermez. Bunları medeniyet sanmak, her silahlıyı gazi, mücahit sanmaya benzer. Evet, mücahit olmak için en yeni harp vasıtalarına malik olmak lazımdır. Fakat, bunlara malik olan, eşkıyalık da yapabilir.

Medeniyet, tamir-i bilad ve terfîh-i ibaddır. Yani, beldeleri, memleketleri imar etmek ve bütün insanları, ruh, düşünce ve beden bakımlarından rahat yaşatmaktır. Bu iki gayeye ulaşmak, ancak ve yalnız Allahü teâlânın emirlerine ve yasaklarına uymakla olur. İslamiyet’ten ayrıldıkça medeniyet geriler. İşte öğrenilen bilgiler, bütün fen vasıtaları, fabrikalar, ağır sanayi, memleketleri imar için, insanları rahat ettirmek için kullanılırsa, faydalı olur, sevap olur. Memleketleri tahrip, insanların hürriyetini ellerinden almak, köle yapmak için kullanılırsa, faydasız olur, günah olur. Bunların faydalı olması, medeniyete hizmet etmesi ancak ve yalnız İslam dînine uygun kullanmakla olur.

Avrupa, Amerika, asırlardan beri, İslam ahlâkını, İslam hukukunu inceliyor. İslâm dîninin emirlerini, yasaklarını alıp, kendilerine mal ediyor. Onların bugünkü ilerlemesi, kanunlarında bile yer verdikleri, İslamî kıymetler ve esaslar sâyesinde olduğu açıkça görülmektedir. Demek ki, bir milleti, bir gemiye benzetirsek, İslam ahkâmı, yani Allahü teâlânın emirleri ve yasakları, bu geminin güverte ve kaptan teşkilâtıdır. Bütün ilimler, fen bilgileri, endüstri kolları, ağır sanayi de bu geminin, çarkçı, makinist kısmı demektir. Gemide kaptan da, makinist de lazımdır. Biri bulunmazsa, gemi işe yaramaz, helâk olur.

O hâlde, dedelerimizin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn” dünya çapındaki başarılarını, üstünlüklerini, yine elde etmek için, İslam bilgilerinin her iki kısmını, yani hem dinimizi iyi öğrenmemiz ve ona sarılmamız, hem de ulûm-i akliyyeyi yani Fen bilgilerini, asrımızın bütün teknik buluşlarını öğrenmeye ve en iyi şekilde yapmaya çalışıp, bunları Allahu tealanın rızasına uygun olarak kullanmamız lazımdır. Bunu başarınca, maddî, manevî olgunlaşacak, bütün milletlere örnek olacak, bütün dünyaca sevilerek, hâkim ve hâmî seçileceğiz.

Hadis-i şerifte, (El Cennetü tahte zılâlissüyûf) buyuruldu. Yani (İslamiyet, gayrimüslimlerdeki silâhların hepsini yapmakla ve bunları iyi kullanmak ile sağlam kalır.) Bunun için, fen bilgilerine çok çalışmamız, atom bombası, roket, radar, füze yapmamız lazımdır. Bindörtyüz bu kadar sene evvel, bugünün kurtuluş yolunu, bu hadis-i şerif, bizlere göstermiştir. Onun için Müslüman vaktini çok iyi değerlendirmeli, faydasız boş şeylerle meşgul olmamalı... (Seâdet-i Ebediyye)