Evliyanın sözünde Rabbanî tesir vardır
19/05/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
Ehl-i sünnet âlimlerinin, evliya zatların sözleri çok kıymetlidir.
Onların sözlerinde Rabbanî tesir vardır. Çünkü onlar kalpten ve Allah
için söyler.
Ehl-i sünnet âlimlerinin, evliya zatların sözleri çok kıymetlidir. Bu
büyüklerin sözlerini duymak, okumak büyük saadettir. İslam âlimlerinin ve
evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülhakim Hazretleri (rahmetullahi aleyh) “Evliyanın
sözünde, Rabbani tesir vardır” buyurmuştur. Çünkü onlar kalpten ve
Allah için söyler. Sözleri ve yazıları Allahü tealanın izniyle kalbe tesir
etmektedir. Bugün, evliyanın büyüklerinden İbrahim Edhem hazretlerinin iki
nasihatini nakledeceğiz.
Birisi, İbrahim Edhem hazretlerinden, nasihat istedi. Buyurdu
ki: Altı şeyi kabul edersen, hiçbir işin sana zarar vermez. O altı şey
şudur:
1- Günah yapacağın zaman, Onun rızkını yeme! Rızkını yiyip de, Ona isyan
etmek, doğru olur mu?
2- Ona asi olmak istersen, Onun mülkünden çık! Mülkünde olup da, Ona isyan
etmek, layık olur mu?
3- Ona isyan etmek istersen, gördüğü yerde günah yapma! Görmediği bir yerde
yap! Onun mülkünde olup, rızkını yiyip, gördüğü yerde günah yapmak, uygun
değildir.
4- Can alıcı melek, ruhunu almaya geldiği zaman, tevbe edinceye kadar izin
iste! O meleği kovamazsın. Kudretin var iken, o gelmeden önce tevbe et! O da,
bu saattir. Zira, Melek-ül-mevt, ani gelir.
5- Mezarda, Münker ve Nekir ismindeki iki melek, sual için geldikleri
vakit, onları kov, seni imtihan etmesinler!
Soran kimse dedi ki: (Buna imkân yoktur).
İbrahim Edhem hazretleri buyurdu ki: (Öyle ise, şimdiden onlara
cevap hazırla!)
6- Kıyamet günü Allahü teâlâ (Günahı olanlar, Cehenneme gitsin!) diye
emredince, ben gitmem de!
Soran kimse dedi ki: (Bu sözümü dinlemezler.) Bunun üzerine, o
kimse, tevbe etti ve ölünceye kadar, tevbesinden vazgeçmedi.
Yine bir gün İbrahim Edhem hazretlerinden sordular ki: Allahü
teâlâ, (Ey kullarım! Benden isteyiniz! Kabul ederim, veririm) buyuruyor.
Hâlbuki, istiyoruz, vermiyor? Cevaben buyurdu ki:
"Allahü teâlâyı çağırırsınız, dua eder, yalvarırsınız, Ona itaat
etmezsiniz. Peygamberini tanırsınız, Ona uymazsınız. Kur'ân-ı kerimi okursunuz,
gösterdiği yolda gitmezsiniz. Cenab-ı Hakk'ın nimetlerinden faydalanırsınız,
Ona şükretmezsiniz. Cennetin, ibadet edenler için olduğunu bilirsiniz,
hazırlıkta bulunmazsınız. Cehennemi, asiler için yarattığını bilirsiniz, ondan
sakınmazsınız. Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret
almazsınız. Ayıbınıza bakmayıp, başkalarının ayıplarını araştırırsınız. Böyle
olan kimseler, üzerlerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına
şükretsin! Daha ne isterler? Dualarının neticesi, yalnız bu olursa, yetmez
mi?"