Abdestli bulunmanın önemi...
19/05/2024 Pazar Köşe yazarı S.K
Her zaman abdestli bulunmak, abdestli yatmak, abdestli yemek ve içmek çok
sevaptır ve çok kıymetlidir.
Her zaman abdestli bulunmak, abdestli yatmak,
abdestli yemek ve içmek çok sevaptır. Abdestli iken ölenlere şehîd sevâbı
verilir. Ecdadımız her zaman abdestli olmaya, bir yere giderken abdest almaya,
abdestsiz yere basmamaya, analar evlatlarına abdestsiz süt emzirmemeye çok
dikkat ederlerdi. Abdestli olmaya devam edene, Allahü teâla şunları ihsan eder:
1- Melekler onun yanından ayrılmaz. 2- Devamlı sevap yazarlar. 3- Bütün azaları
tesbih eder. 4- Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur. 5- Sekerat-ı
mevti [ölümü] kolay olur. 6- Abdestli iken Allahü teâlânın emanında olur. 7-
İftitah tekbirini kaçırmaz...
İkinci Abdülhamid Han, siyasal bilgileri birincilikle
bitirene, her sene sarayda görev verir, böylece, gençleri çalışmaya teşvik
ederdi. Katip seçilen Esad Bey, Hâtırat-ı Abdülhamid Han-ı Sânî kitabında diyor
ki:
"Bir gece yarısı şifre yazdım. İmza için,
sultanın yatak odasının kapısını çaldım. Açılmadı. Bir daha vurdum. Yine
açılmadı. Üçüncüyü vuracağım anda, kapı açıldı. Karşıma çıkan Sultan, havlu ile
yüzünü siliyordu. 'Evlat, seni beklettim. Kusuruma bakma, ilk çalışta
kalkmıştım. Gece yarısı, mühim bir imza için geldiğini anladım. Abdestsiz idim.
Bu milletin hiçbir kâğıdını abdestsiz imzalamadım. Abdest almak için
geciktim' dedi. Besmele çekerek imzalayıp, 'Hayırlı olsun
inşaallah' dedi. İşte Osmanlı sultanları İslamiyet’e böyle bağlı, böyle
saygılı idi."
***
Muhammediye kitabının yazarı Yazıcıoğlu Muhammed
Efendi, Edirne ve Gelibolu civarında yaşamıştır. Bu zatın Ahmed-i Bîcan
olarak bilinen kardeşi vardır.
Ahmed-i Bîcan, bir gün bir camide
vaaz etmekte iken ağabeyi Muhammed Yazıcıoğlu camiden içeriye girer ve küçük
kardeşinin sohbetini dinlemeye başlar. Fakat biraz sonra ağabeyi camiden
gülerek çıkar. Ahmed-i Bîcan, ağabeyinin gülerek çıktığını görür... Akşam
eve geldiği zaman bunu annesine anlatır. Anne, oğlu Muhammed'e
"Oğlum, kardeşin camiden niçin gülerek çıktığını soruyor, bir hata mı
işledim diyor" diye sorduğunda şöyle cevap verir:
“Anneciğim, ben kardeşimin vaazına gülmedim. Ben
bir insanoğlunun sohbetini dinlemeye ne kadar çok melek gelmiş, oturacak yer
bulamıyorlar. Onların hâli çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Ben de
meleklerden camide oturacak yer kalmadığı için çıkıp gittim.”
Annesi, Ahmed-i Bîcan’a bunları
anlattığında der ki:
“Anneciğim, ağabeyim melekleri görebiliyor da,
ben niye göremiyorum. Bunu ona sorar mısın?”
Anne büyük oğluna bunu sorduğunda aldığı cevap
şöyle oldu:
“Anneciğim, sen bunun sebebini benden daha iyi
bilirsin.”
Anneleri uzun müddet düşündükten sonra bunun
sebebini şöyle açıkladı: “Oğlum sana hiç abdestsiz süt emzirmedim. Ahmed’e ise,
henüz kundakta iken, ben namaza durmuştum, Ahmed de ağlamaya başlamıştı.
Bu sırada evimizde bulunan komşu kadın, ağlamasın diye Ahmed’i emzirdi. Ben
hemen namazı kılıp elinden aldım ama, biraz emmişti. Sonra o kadına abdestli
olup olmadığını sordum, bana abdestinin olmadığını söylemişti. Onun melekleri
görememesine sebep, olsa olsa bu olmalı.”