Doğru rehberlere olan ihtiyaç...
19/06/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Bütün kâinâtı, canlı-cansız her
varlığı, en mükemmel bir nizâm ve intizâm üzere yaratan ve onları her ân
varlıkta durduran Allahü teâlâ, şu
uçsuz-bucaksız olarak gördüğümüz koca “kâinât”ta, sâdece “dünyâ”nın
insanlarla meskûn olmasını irâde buyurmuş, “ilk insan” olarak “Hazret-i
Âdem”i (aleyhisselâm) bu dünyaya göndermiş ve onu aynı zamanda “ilk
Peygamber” kılmıştır. [Binâenaleyh insanların atası maymun
değildir; başka gezeğenlerde insanlık hayâtı yoktur ve insanlık vahşet üzere
değil, medeniyet üzere başlamıştır.]
Cenâb-ı
Hak, dünyâya gönderdiği 1. şahıstan itibâren beşeriyeti, muallimsiz, mürşidsiz,
rehbersiz, kılavuzsuz, öndersiz, “muktedâ-bih”siz, “rol-model”siz
bırakmamıştır.
“İlk
Peygamber” Hazret-i Âdem (aleyhisselâm)dan başlayarak, “son
Peygamber”olan Sevgili Peygamberimize gelinceye kadar her
asırda, dünyânın her tarafındaki insanlar arasından en iyi, en üstün
olarak seçtiği bir zâta (bir Peygambere), bir“melek”le [“Cebrâîl” aleyhisselâm’la]
haber göndererek, kendi varlığını, isimlerini ve
sıfatlarını bildirmiştir.
Yarattığı şu mükemmel âlemle, kendi varlığını belli
ettiği gibi, kullarına çok merhamet ve şefkat ettiği, acıdığı
için, var olduğunu ayrıca “Peygamber”leri
vâsıtasıyla da bildirmiştir.
Bilindiği
gibi,Allahü teâlânın, Hazret-i Âdem’den i’tibâren, insanları ebedî saâdete
kavuşturmak için, muhtelif asırlarda, çeşitli coğrafî bölgelere, pek çok
“Peygamber” göndermesi, bunlardan bazılarına da,“Kitap”lar ve “Sahîfe”ler
indirmesi, kullarına gönderdiği ni’metlerinin en
büyüğüdür.
***
Umûmî olarak her insan, iyi bir insan olarak
anılmak ister... Her âile, bütün âile ferdlerinin iyi insan
olmalarını ister... Her devlet de, kendi
vatandaşlarının iyi insanlar olmalarını arzû eder.
Peki, iyi insan nasıl olunur?İyi bir insan
olmak için evvelâ, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına göre yaşamak lâzım. Yanî
kâmil [ya’nî olgun] bir Müslümân olmak gerekir. Zâten Müslümân kimse, iyi insan
demektir.
Zâten
“Müslümânlığın gâyesi” de, “insanları, İslâm-ı hakîkî üzere yaşatıp onların
îmân-ı kâmil ile bu dünyâdan göçmelerini sağlamak ve Cennet’te ebedî saâdete
erişmelerini te’mîn etmektir.”
Bunlar da, ancak hakîkî rehberlerin yol göstermeleriyle elde
edilebilir. Peygamber Efendimizin rehberliğiyle, câhiliye ehlinin nasıl saâdet
ehli olduğu ortadadır. Hakîkî ulemâ ve evliyânın rehberlikleriyle de, nice
sarhoşların, kumar ehli kişilerin, bozuk ahlâklı kimselerin yüksek ahlâklı
insanlar oldukları meydândadır.
Yirmibirinci asırda, yeni nesillere, mukaddes dînimiz İslâmiyet’i, mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerîmi, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâmı, büyük âlim ve velîlerimizi, şanlı târihimizi, yüksek kültür ve medeniyetimizi doğru bir şekilde, ilmî ve objektif usûllerle öğretmemiz şarttır. Aksi hâlde, günümüzdeki teknolojik gelişmeler sebebiyle yabancı kültürlere açılmış bir gençliğin, benliğini muhâfaza etmesi, ecdâdına saygı duyması çok zordur.