Ezân hakkında birkaç kelime...
19/07/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Ezân, İslâmın şiârlarından biridir. Ezân okumak, ilk defa, hicretin birinci
senesinde, Medîne-i münevverede başladı...
Geçen hafta, internetteki bir adamın bir sözünü nakletmiştim, diyordu ki: “Bizim
dînimiz özgürlük, ezânımız müzik, ibâdetimiz de eğlencedir.” Ona cevap
vermeye başlamış; 2 makâlemizde, ilk terim olan dîn üzerinde bir nebze
durmuştuk.
Bugün ve yarın da inşâallah, 2. terim olan “Ezân” üzerinde
bir nebze durmak istiyoruz: Ezân, lügatte “Bildirmek, da’vet, çağrı” demektir.
Ama dînî bir terim olarak “Ezân”: “Namaz vakitlerini
bildirmek, Müslümânları namaza dâvet etmek (çağırmak) için, yüksek bir yerde
belli olan Arapça kelimeleri sırası ile okumak” demektir.
Büyük Osmânlı âlimi Ebû Saîd Muhammed Hâdimî buyuruyor ki:
“Ezân, câmi, fıkıh kitapları gibi İslâmiyet'in kıymet verdiği şeyleri
aşağılamak küfürdür (ya’nî dinden, îmândan çıkıp kâfir olmaktır).”
Ezân, İslâmın şiârlarından biridir. Ezân okumak, ilk defa, hicretin birinci
senesinde, Medîne-i münevverede başladı. Medîne’de ilk ezân okuyan Bilâl-i
Habeşî’dir (radıyallahü anh). Mekke’de ise Habîb bin Abdurrahmân (radıyallahü
anh) oldu. Bundan önce, namaz vakitlerinde yalnız “Es-salâtü
câmiatün=Namaz toplayıcıdır” denilirdi.
İslâm, âlemşümûl (evrensel) bir dîndir, onun için, daveti de (ezân da)
beynelmilel (uluslararası)dir.
Ezânda, İslâm inancı ve dînin esâsları çok vecîz olarak
anlatılmıştır. Burada Allahü teâlânın birliği ve büyüklüğü, Muhammed
aleyhisselâmın Allah’ın kulu ve Resûlü olduğu, günde beş defâ, dünyânın her
tarafında, bütün insanlığa duyurulur.
Ezân, farz namazların vaktinde kılınması veya kazâsı sırasında okunur. Bayram,
cenâze, vitr, terâvîh namazları için, ezân ve ikâmet okunmaz. Ezân ve
ikâmet kıbleye karşı okunur. Okunurken konuşulmaz ve selâma cevap verilmez.
Ezân ve kâmet sırasında konuşulursa, her ikisi de tekrâr okunur.
Ezân, Müslümân ve akıllı biri tarafından yükseğe çıkarak okunur. Deli,
fâsık, çocuk, Müslümân olmayan, kadın, cünüb olan, sarhoş ezân okuyamaz. [Son zamanlarda,
Amerika’da, şaklaban ve başı açık bir kadına, bir katedralda (kilisede), Cuma
namazı için ezân okuttular, ne idüğü belirsiz bir kadına da Cuma namazı
kıldırttılar.]
Kadınlar, ezân ve ikâmet okumazlar. Vakti girmeden önce okunan ezân ve
ikâmet, vakti girince tekrâr okunur. Kâmet okumak ezân okumaktan efdaldir
(üstün ve kıymetlidir).
Ezân, bildirilen kelimelerle ayakta okunur. Hangi lisânda olursa olsun,
tercümeleri okunmaz. Ezânın tercümesini okumak, ezân olmaz. Manâsı anlaşılsa
da, ezân başka dillerle okunamaz. Okunduğu zaman ibâdet değiştirilmiş olur. (Seyyid allâme
Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn)
Müslümânların her namaz vaktinde, kendiliklerinden câmide toplanmaları
güçleşince, Peygamber Efendimiz, Eshâbına namaz vakitlerinin nasıl bildirilmesi
gerektiğini sordu. O istişâre esnâsında, kimisi Hıristiyânlar
gibi nâkûs, yâni çan çalınsın, bâzıları da Yahûdîler gibi boru
öttürülsün dediler.
Kimisi de, namaz vakti gelince, ateş yakılıp yukarı kaldırılsın teklîfinde bulundu. Fakat Resûlullah Efendimiz, bunların hiçbirisini kabûl etmedi.