"Bu, bana ilâhî bir ikazdır!"

19/07/2024 Cuma Köşe yazarı A.U

Mısır’da yetişen evliyâdan Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin kabr-i şerîfi de Mısır’dadır.

 

Bir gün çıktı evinden.

 

Bir su kenarına geldi.

 

Orada abdest alıyordu ki, az ötede bir “kadın” ilişti gözüne.

 

Bir kerecik ona baktı.

 

Sonra kapattı gözünü.

 

Ama merak etmişti.

 

Kendi kendine;

 

"Kim bu kadın, bu tenhâ ve ıssız yerde ne arıyor?" dedi.

 

Böyle düşündü...

 

Kadın da onu gördü.

 

Ve kendisine;

 

“Ey Zünnûn! Benim sana hüsn-ü zannım vardı. Senin, takvâ ehli bir kişi olduğunu bilirdim. Meğer yanılmışım” dedi.

 

O, bunları işitti.

 

Çok garibine gitti.

 

Kendi kendine;

 

"Bu hâdisenin, muhakkak bir hikmeti vardır" diyordu.

 

Böyle düşünüyordu...

 

Kadın bu defâ da;

 

“Ne zannettin, tabii ki, hikmeti var. Zîra takvâ sâhibi olsaydın bir yabancı kadına bakmazdın. Ve eğer velîlikten nasîbin olsaydı, Rabbinden gayri biriyle ilgilenmezdin. Evet, isteyerek bakmadın. Ama bilmiş ol ki, velîler bunu da yapmazlar” dedi.

 

Sonra kayboldu...

 

O, yine şaşırdı!

 

Çok garibine gitti.

 

Yine içinden;

 

"Bu, benim için İlâhî bir ikaz. O, bir insan değil, melekti muhakkak. Rabbim, öğüt vermeye gönderdi onu bana" dedi...