Tüccar talebe...

19/08/2024 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Evliyânın büyüklerindenin Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi anlatıyor:

 

Ben hocamı henüz tanımazken bir sandığın içinde yüz altın saklıyor, ve “bununla ticâret yapayım” diye düşünüyordum.

 

Başladım ticârete.

 

Hazır elbise aldım.

 

Ve köy köy gezip satmaya başladım.

 

O köylerin birinde bulunurken, “bu köye bir evliyâ zât gelmiş” diye işittim birinden.

 

Çok sevindim.

 

Zîra evliyâ zâtları severdim.

 

Mallarımı bir yere emânet ettim.

 

O büyük evliyâyı ziyârete gittim.

 

Elini öpüp oturdum bir kenarda.

 

Hem heybetliydi. Hem de sevimli.

 

Huzûrunda eriyor gibi oldum sanki...

 

Bir ara bana bakıp sordu:

 

“Burada ne yapıyorsun?”

 

“Ticâret yapıyorum” dedim.

 

Memnun oldu.

 

Sonra bana;

 

“Çok iyi, ticâret yap, para kazan. Ama para ve mal sevgisi kalbine girmesin” buyurdu.

 

Çok hoşuma gitti.

 

Sonra buyurdu ki:

 

“Çalışıp kazanmayı dînimiz de emrediyor. Asıl maksat, İslâmiyetin her emrini yapmak ve kalpten dünyâ sevgisini çıkarmaktır.”

 

Böyle buyurdu.

 

O anda kalbime bir şey oldu...

 

Sanki yıkanmıştı.

 

Yâhut nurlanmıştı.

 

“Mal sevgisi” çıkıp gitti kalbimden.

 

Daha ilk sohbettinde böyle oldu.

 

Kalbim, “Allah sevgisi” ile doldu.