Takvâ sahipleri bir şey istemez!
19/09/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Bir günlük yiyeceği olmayanın, bunu istemesi câiz olduğuna fetvâ
verilmiştir.
Gıyâsüddîn İbnü’l-Âkülî hazretleri hadis ve Şafiî fıkıh âlimidir. 733 (m.
1333)’de Bağdat'ta doğdu. Burada zamanın önde gelen âlimlerinden ders aldı.
Hadis ve fıkıhta kendini yetiştirdi. Celâyirliler hanedanının hükümdarı Sultan
Ahmed Celâyir ona çok hürmet ederdi. 797 (m. 1394)’de Bağdat'ta vefat etti.
Buyurdu ki:
Bir günlük yiyeceği olmayanın, bunu istemesi câiz olduğuna fetvâ
verilmiştir. Takvâ ve azîmet ise, hiç istememektir. Ölüm ve hastalık tehlikesi
gibi zarûret hâlinde, mubâh olur. Elbisesi olmayanın, bu şartlarda, giyecek
istemesi mübâh olur. Çalışıp kazanabilen kimsenin dilenmesi câiz değildir. Din
bilgilerine çalışıp da, kazanmaya vakit bulamayanın, istemesi câiz olur. Yazı
yazarak kazanabilenin istemesi câiz değildir. Çalışamayan hastanın, bir günlük
yiyecek dilenmesi câizdir. Fazlası câiz değildir.
Nâfile namaz ve nâfile oruç sebebi ile çalışmaya vakit bulamayanın zekât ve
sadaka istemesi câiz değildir. Bunun için, başkasının sadaka istemesi câiz
olur.
Sadaka istemekte üç zarar vardır. Allahü teâlânın, nîmeti az gönderdiğini
haber vermektir ki, haramdır. Kendini zelîl etmektir. Müminin Allahtan
başkasına boyun bükmesi câiz değildir. İstenilen kimseye de eziyet etmektir.
Zarûret olmadıkça, bu da haramdır. Bunun için, takvâ sahipleri, kimseden bir
şey istememişlerdir.
Bişr-i Hâfî, Sırr-î Sekatî hazretlerinden başka kimseden bir şey istemezdi.
(Onun mal verince, sevineceğini biliyorum, onu sevindirmek için istiyorum)
derdi. Bişr hazretleri buyurdu ki: (Üç nevi fakir vardır: İstemez, verince
de almaz. Bunlar, İlliyyînde melekler iledirler. İstemez, verince alır. Bunlar,
Cennetlerde mukarreblerledir. İhtiyâcı olunca ister. Bunlar, sâdıklar olup,
Eshâb-ı yemin iledirler.)
Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ömer’e
(radıyallahü anh) hediye gönderdi. Ömer, almayıp geri gönderdi. Karşılaştıkları
vakit, (Niçin almadın?) buyurdu. Yâ Resûlallah, (En hayırlınız, kimseden bir
şey almayandır) buyurmuştunuz. (O sözüm, isteyip de almak içindi. İstemeden
gelen şey, Allahü teâlânın gönderdiği rızıktır) buyurdu. Hazret-i Ömer, cevap
vererek, (Allahü teâlâya yemin ederim ki, kimseden bir şey istemeyeceğim ve
istemeden gelen her şeyi alacağım) dedi.
Bir hadis-i şerifte, (Aç olan veya bir şeye muhtaç olan, kimseden istemeyip, Allahü teâlâdan beklerse, Allahü teâlâ, ona bir senelik rızık kapıları açar) buyuruldu.