Tarafını belli etmek için götürülen hediye!..
19/10/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Süleyman aleyhisselama zamanın devlet reisleri hediyeler
gönderiyorlarmış. Bir karınca da, çekirge bacağını almış, saraya
doğru gidiyormuş!
Malum olduğu üzere, Süleyman aleyhisselam, hem
Padişah hem de Peygamberdi. Süleyman aleyhisselam; “Yâ Rab! Bana
hiçbir kimsede bulunmayan bir kudret ve devlet ihsân eyle” diye dua etti. Duâsı
kabul edilip, cinlerin, rüzgârın ve hayvanların da insanlar gibi Süleyman
aleyhisselama itâat etmeleri emredildi.
Padişah olduğunda dünyanın dört bir yanından kendisine
çok kıymetli hediyeler gelmeye başlamış... Bir karınca da, çekirge
bacağını ağzına almış, saraya doğru gidiyormuş. Kendisine "Nereye
gidiyorsun?" diye soranlara şöyle cevap vermiş:
-Süleyman aleyhisselama hediye götürüyorum.
-Yahu ona, devlet adamları gidiyorlar, çok büyük
hediyeler götürüyorlar, bu çekirgenin bacağı da ne oluyor ki?
-Öyle demeyin, hazreti Süleyman'a kim hediye
getirdi, diye listeye yazacaklar. Ben adımı yazdıracağım. Bacağı
yazdırmayacağım!
Evet, karıncadan ibretli bir cevap... Herkes
tarafını belli edecek. Başka çare yok; çünkü ahirette iki yer var: Biri
Cennet, biri de Cehennem. Üçüncü bir yer yok. Orada soracaklar:
-Sen hangi taraftasın?
***
İbrahim aleyhisselam ateşe atılacağı zaman, yine
bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Mübarek bir zat diyor ki:
-Sen yaklaşamazsın bile bu ateşin yanına, bu
suyla bu ateş söner mi?
-Sönmez elbette, sönmeyeceğini ben de
biliyorum.
-Peki, niye taşıyorsun?
-Tarafımı belli ediyorum. Ben ateşi
söndürenler tarafındayım...
Diğer tarafta ise yılan devamlı üflüyor. Yılana
diyor ki:
-Sen ne yapıyorsun böyle?
-Ben de ateşi körüklüyorum.
-Neden yapıyorsun?
-Tarafımı belli ediyorum, ben zulmedenler,
sokanlar tarafındayım...
Allahü teala nasıl ki hayvanları
iki grupta yaratmışsa, insanları da iki grupta yaratmış: Biri ateşi
körükleyenler, diğeri ateşi söndürenler... Cenab-ı Hak bizi ateşi
söndürenlerden eylesin!
Din büyüklerimiz buyuruyor ki: "Herkes bir
yola giriyor. Ne mutlu bize ki, Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yola
girdik. Bu yol bizi Cennete götürür. Bu çıkar yoldur, sonu güzeldir! O kadar
çok güzeldir ki, Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Biz o yolun sonunu, en
başa koyduk) buyuruyor. En başa koyduk demek, sizi uyandırdık
demektir. Herkes bu işin sonunda uyanırken, onlar işin başında bizi
uyandırdılar. Yani, doğruyu, yanlışı, iyiyi kötüyü öğrettiler. Dünyada en zor
iş budur, hangisi doğru, hangisi yanlış bilmektir. Bunu bilmek mümkün değildir;
ancak biri söylerse, biri öğretirse insan bilebilir. Bize, elhamdülillah bunu
öğrettiler..."