"Adağını yerine getir!.."

19/11/2019 Salı Köşe yazarı R.A

Muteber tefsîr kitaplarında deniliyor ki:​ “Ezân, ikâmet, teşehhüd, hutbe gibi birçok yerde benimle beraber adını andırmak sûretiyle şânını yücelttik.”

 

 

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı kerimde birçok âyet-i kerîmede Habîbini övüyor:

“Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiyâ, 107]

“Rabbinin sana verdiği nimetler sâyesinde sen mecnûn değilsin. Senin için bitmez, tükenmez, sonsuz mükâfât vardır. Elbette sen büyük bir ahlâk üzeresin.” [Kalem, 2-4]

“Resûlullahta sizin için [uyulması gereken] güzel örnekler vardır.” [Ahzâb, 21]

“Sen râzı oldum diyene kadar Rabbin sana [çok nimet] verecek!” [Duhâ, 5]

“Senin şânını, şöhretini yücelttik.” [İnşirâh, 4]

Bu son âyet-i kerîmenin tefsîri hakkında, muteber tefsîr kitaplarında deniliyor ki:

“Ezân, ikâmet, teşehhüd, hutbe gibi birçok yerde benimle beraber adını andırmak sûretiyle şânını yücelttik.” (Celâleyn Tefsîri)

“Senin ismini doğuda, batıda, yeryüzünün her yerinde yükselttim.” (Sâvî Tefsîri)

[Batıya doğru, bir tûl derecesi gidilince, namaz vakitleri 4 dakîka gecikiyor. Her 28 km gidişte, aynı vaktin ezânı, birer dakîka sonra tekrâr okunuyor. Böylece, yeryüzünün her yerinde, her ân ezân okunmakta, Muhammed aleyhisselâmın ismi, Allahü teâlânın ismi ile beraber her ân, her yerde işitilmektedir.]

“Öyle bir yükseltme, yüceltme ki, kendi ismini, Habîbinin ismi ile birlikte zikrettirdi, anılmasını sağladı. Ona itâati, kendisine itâat olarak gösterdi. Melekler Ona salât etti, müminlere de Ona salevât getirmeyi emretti; Onu ismiyle değil, hep Resûlüm, Habîbim gibi güzel sıfatlarla andı.” (Beydâvî)

“Cenab-ı Hak, Resûlünün nâmını dünyâ ve âhirette de yükseltti. Hiçbir şehâdet getiren, hiçbir namaz kılan yoktur ki şehâdet kelimesini ve Resûlullahın mübârek adını zikretmiş olmasın.” (Katâde)

Allahü tealâ [hadîs-i kudsîde] buyurdu ki:

“Ben anıldıkça, habîbim sen de benimle birlikte anılmak suretiyle şânını yükselttim.” [İbn-i Hibbân, Ebû Ya'lâ]

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), belli bir zaman dilimine değil; bir millete, bir bölgeye değil, bütün dünyâya; belli bir kavme değil, bütün insanlara Peygamber olarak gönderilmiştir.

Enbiyâ sûresinin, “Biz, seni, âlemlere rahmet olarak gönderdik” meâlindeki 107. âyeti, Peygamber Efendimizin, bütün insanlar için rahmet olduğunu bildirmektedir. Peygamber Efendimiz, bütün insanların, bütün Peygamberlerin yani âlemlerin Efendisi, kâinâtın Efendisi, iki cihânın güneşidir. Bu konuda birkaç hadîs-i şerîf zikredebiliriz:

“Kıyâmette insanların seyyidiyim, efendisiyim.” [Buhârî, Müslim, Tirmizî]

“Ben, bütün insanların efendisiyim.” [Buhârî, Tirmizî, İbn-i Mâce, İmâm Ahmed, Dârimî]

“Ben, âlemlerin efendisiyim.” [Beyhekî]

“Ben, bütün peygamberlerin seyyidiyim, efendisiyim.” [Dârimî, İbnü’n-Neccâr]

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bunları bildirirken, “Bunları övünmek için söylemiyorum, hakîkati bildiriyorum. Hakîkati bildirmek benim vazîfemdir. Bunları söylemezsem vazîfemi yapmamış olurum” buyuruyor.