“O elbette cezâsını çekecektir!”
19/11/2020 Perşembe Köşe yazarı A.U
Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerinin büyüklüğüne inanmayan kimseler
vardı o devirde.
Her sene, belirli bir günde, bu zâtın kabri başında mevlid cemiyeti tertip
edilirdi.
Bu cemiyete çok kimseler gelirdi.
Uzaktan yakından.
Büyük kalabalık olurdu.
Ancak bir vâli vardı ki.
Bu büyük zâta düşman idi.
Mevlid cemiyetini hiç istemezdi.
Gitmek isteyenlere, izin vermezdi.
O devirde bir büyük âlim vardı.
İsmi, Muhammed Şenâvî.
Vâlinin bu çirkin hâlini işitti.
Nasîhat vermek için gitti o vâliye.
Ahmed Bedevî hazretlerinin büyük bir velî olduğunu söyledi kendisine.
Ancak, hiç tesir etmedi.
Devam etti düşmanlığına.
Muhammed Şenâvî üzüldü.
Şikâyet etti onu bu büyük velîye
Yâni nurlu türbesine gidip;
“Efendim, bu vâli sizin mevlidinize katılmak isteyenlere izin vermiyor.
Kendisine nasîhat ettimse de dinlemedi. Onu size havâle ediyorum” diye arz etti.
O anda, bir ses duydu.
Türbeden geliyordu.
“Üzülme evlâdım” diyordu.
“O bize eğer dil uzatıyorsa elbette cezâsını çekecektir!”
Çok geçmeden tesiri görüldü.
Vâlinin dilinde bir yara çıktı.
Bir şey yiyemiyordu.
Bir kelime konuşamıyordu.
Hakîr ve zelîl hâlde ölüp gitti.
Ama bu, dünyadaki cezâsıydı.