"Benim pek çok kusurum vardır..."
19/11/2023 Pazar Köşe yazarı A.U
Mısır’da vefât
eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında “hayâsız” biri
vardı ki, bu büyük velîyi sevmezdi.
Kötü şeyler söylerdi.
Dedikodu yapardı.
O tevâzu ettikçe de,
arttırırdı bu hakâretlerini.
Bir gün yine bu zâtın
aleyhinde bir “mektup” yazdı.
Ve bir talebesine
verip;
“Bunu, hocana götür” dedi.
O talebe mektubu aldı.
Götürüp hocasına
verdi.
O da, talebesine;
“Aç oku” buyurdu.
Talebe okudu mektubu.
Baktı ki, baştan sona
hakâretlerle dolu bir mektup.
Hem ağza alınmayacak
cinsten.
Ancak hiç üzülmedi
mübârek zât.
Gâyet sâkindi.
Talebesine;
“Kâğıt kalem getir” dedi.
Ve cevap olarak;
“Ey kıymetli efendim!
Buyurduğunuz gibi benim pek çok kusurum vardır. Hakkımda yazdığınız şeylerin
hepsi doğrudur. Ne yapayım ki, hatâlarım benliğime işlemiş. Sizin de yazdığınız
gibi işlerimin çoğu günah. Ama gayret ediyorum. Siz de duâ buyurun da düzeleyim
inşallah” diye yazdı.
Ve gönderdi bu kişiye.
Adam bu cevâbı okudu.
Ve insafa geldi.
Utanıp pişmân oldu
yaptığına.
Tam anladı onun
büyüklüğünü.
Huzûruna koşup özür
diledi.
Ve elini öpüp, “talebesi” olmakla
şereflendi.