Dua zamanı!..
20/03/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Bir kul, kendini ne kadar küçük görür, mütevazı
olursa, Cenab-ı Hakk'ın indinde o kadar yükselir...
Her zaman dua edilir, fakat bazı vakitlerdeki dualar daha çok kıymetlidir. Onbir ayın sultanı olan bu mübarek ayda, hele son on gününde yapılırsa müstecâb olma ihtimali daha yüksektir.
Dua etmek başlı başına ibadettir,
sevap kazandırır. Rabbimizin beraberliğini kazandırır, Hadis-i kudside
buyuruluyor ki: "Kulum beni nasıl bilirse, ona öyle muâmele
ederim. Bana dua ettiği zaman da onunla beraberim." Kabul olmasa
bile bu nimet bize kâfidir...
Yine bir rivâyet var ki; yapılan
dualara karşılık olarak üç şeyden biri verilir: Ya hemen kabul edilir, aynen,
istenildiği gibi verilir veya tehir edilir, sonra verilir. İstediği şey onun
için o anda iyi olmayabilir. Şeker hastasının tatlı istemesi gibi. Veya dünyada
hiç verilmez ama, ahirette ona sevap olarak verilir ve ona denilir ki: Sen
dünyada dua etmiştin ya, kabul olunmamıştı, işte bu sevaplar onun karşılığıdır.
Bunun üzerine Eshab-ı kirâm (aleyhimürrıdvan) dediler ki: Öylese biz de çok dua
edeceğiz. Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) şöyle buyurdu: "O
da size daha çok verecek."
Duaların kabul görmesi için helâl
lokma yemeliyiz. Vücudumuz, haramlardan beslenmişse veya sırtımızdaki elbiseler
haramdan alınmışsa, yapılan dualar kabul görmez... Büyüklerimizden Ebu
İshâk hazretleri bir seyahatten döner, kendisini iki adam çok telâşlı bir
tarzda karşılar ve derler ki:
-Çok büyük bir sıkıntımız var,
hayatımız tehlikededir. Bizim emirin iki tane atı vardı, onları ahırdan
kaçırdık, dağda dolaşıyorlar, yakalayamazsak ikimizi de cezalandırır. Atlara
yaklaşıyoruz, kaçıyorlar. Ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Bunun üzerine bu mübarek zat
atından iner, iki rekat namaz kılar ellerini açar ve dua eder. Daha elleri
havada iken atlar kendiliğinden gelir ve teslim olurlar. Bunu gören talebesi;
-Hocam, bu nasıl bir dua idi,
bunu bize de öğretseniz, biz de lüzumlu hâllerde bu duayı yapsak, deyince. Ona
şöyle cevap verir:
-Bu duanın böyle anında kabul
olmasının sebebi otuz senedir boğazımdan harâm lokma girmediği içindir.
Kırık kalple yapılan dualar daha
makbuldür... Bir adam Süfyan-ı Sevri hazretlerine gelir ve der ki:
-Bizim aile çok kalabalık,
gelirimiz de azdır, sıkıntılı bir hayat yaşıyoruz. Bazen evden un istiyorlar,
yağ istiyorlar, bende de hiç para olmuyor, çok üzülüyorum, dua buyurun da
Rabbimiz bize biraz daha fazla imkân versin. Ona şöyle cevap verir:
-Senden bu gıda maddeleri
istendiğinde sende de para yoksa, kalbin kırılır. Rabbimiz hadis-i kutside
buyuruyor ki; "Ben kalbi kırık olanların yanındayım." O
zaman senin duan, bizim duamızdan daha kıymetlidir öyle hâllerde sen hem
kendine dua et, hem de bize.
Dua ederken, kabul olunacağına
inanmak lazım. "Benim duamdan ne çıkar, ben kötü bir kulum, şu kadar
zamandır dua ediyorum da n'oldu? Bir netice alamadım" demek yanlıştır.
Mahlûkâtın en
kötüsü olan şeytan, cennetten çıkarılınca dua etti. "Ya Rabbi kıyâmete
kadar canımı alma, beni yaşat" diye ve duası kabul olundu. Kendi
düşmanının bile duasını reddetmeyen Rabbimiz, hiç bizim dualarımızı geri
çevirir mi?
