"Rüyâda bile haram işlemedim!.."
20/04/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Rüyamda
Peygamber efendimizi gördüm. Huzûruna vardım. Mübârek elinde âsâ vardı..."
Abdülvehhâb Müttekî
hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hindistan'da Mendev'de doğdu. İlim
öğrenmek için zamânının önemli ilim merkezlerine, sonra Mekke-i mükerremeye
gitti. Büyük hadîs âlimi ve evliyânın meşhurlarından olan Şeyh Ali Müttekî
hazretlerinin derslerine katıldı ve icazet alarak talebe yetiştirdi. 1592
(H.1000) senesinde Mekke'de vefât etti.
Bir gün başından geçen
şu hâdiseyi anlattı: Bir zaman yolculukta bir şehre uğradım. Şehrin kâdısı
Şâfiî mezhebindeydi. İsmi, Abdülazîz'di. Dervişleri, yolcuları himâye ederdi.
Beni de o kıyâfetle görünce, yanıma gelip oturdu. Konuştuk. "Şehrinizde
sohbet edebileceğimiz sâlih kimseler var mı?" dedim. "Gönül sâhibi bir
adam var. Çokları ona bağlı. Lâkin zâhirde bâzı haramları işlediğinden biz onu
arayıp sormuyoruz" dedi...
Ertesi gün o adamın
olduğu yere gittim. Baktım ki, yüksek bir yerde iki üç kişi ile birlikte
oturuyordu. Cemâat ise, erkek-kadın karışıktı. Biz içeri girince;
"Merhabâ" dedi. Bir müddet sonra kadehler gelip şarap dağıtılmaya
başlandı. Bana da işâret edip; "Haydi sen de iç" dedi.
"Haramdır, içilmez" dedim. Ne kadar ısrar ettiyse de, sözümde durup
içmedim. "İçmezsen bak sana ne yaparım!" diye tehdid etti. Sonunda
üzgün ve kederli bir hâlde oradan kalktım...
Arkadaşlarımın yanına
geldim. Yemek hazırdı. Canım yemek istemedi. Öyle uykuya daldım. Kimseye de
başımdan geçeni anlatmadım...
Rüyâmda, ağaçlar,
meyveler ve pınarlarla dolu güzel bir bahçe gördüm. Yolu dikenli ve
sıkıntılıydı. Ona gitmek pek zor göründü. Şarap dağıtan adam çıkageldi. Elinde
şarap kadehi vardı. "Al bunu iç, seni bu bahçeye götüreyim" dedi.
Rüyâda da, o haramı alıp içmedim. Bu esnada uyandım. Lâ havle okudum. Bana ne
oluyor, rüyâda da aynı şeyi gördüm, dedim. Kalktım, Resûl-i ekreme sığındım.
Tekrar uyudum... Bu sefer Peygamber efendimizi gördüm. Huzûruna vardım. Mübârek
elinde âsâ vardı. Âniden o bid'at sâhibi adam göründü. Resûlullah efendimiz
bastonu ona fırlattı. O köpek şekline girdi ve Resûlullah'ın huzûrundan kaçtı.
Peygamberimiz sonra bana dönerek; "O kaçtı, bir daha bu şehirde
duramaz" buyurdular...
Uyandım. Abdest alıp, iki rekat namaz kıldım ve şükrettim. O adamın olduğu tarafa gittim. Gördüm ki, orada hiçbir şey kalmamış. Ben gitmeden kaçıp gitmişti. Oradakiler; "Birkaç saat önce evini yıkıp, buradan toparlanıp gitti" dediler.