Konuşmanın edepleri ve incelikleri...
20/05/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Büyüklere bir şey sorarken veya onlarla konuşurken sesi alçaltmalıdır.
Şemseddîn Zeynî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 662 (m.
1263)’de doğdu. 726 (m. 1326)’da Medîne-i münevverede vefât etti. İlim
öğrenirken dikkat edilecek hususları anlatırken buyurdu ki:
Konuşurken, konuşmanın edeplerini, inceliklerini gözetmelidir. Nitekim
Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) huzurunda bir kimse, “Allahü
teâlâya ve Resûlüne itaat eden doğru yoldadır. Onlara isyan eden
hata eder, yani fâsıktır” dedi. Peygamber efendimiz böyle
diyene, “Allahü teâlâya ve Resûlüne isyan edene söyle buyurdu.
Konuşan sözünü bitirmeden, dinleyenin konuşmaması ve soru sormaması sünnettir.
Bitirdiği zaman, anlamadığı bir yer veya şüpheli bir durum varsa, onu incelemek
ve araştırmakta bir mahzur yoktur. Konuşurken söze karışmamak ve suâl sormamak,
vakar ve hürmete daha yakındır. Nitekim Eshâb-ı Kirâm (aleyhimürrıdvân),
ekseriya Resûlullah efendimizden bir şey sormazlardı. Hattâ incelikleri
anlamaktan, ahlâk-ı hamîdeyi bilmekten uzak, şehir dışından bir bedevi gelip,
suâl sorar, Eshâb-ı kirâm, muhtaç oldukları bilgileri, o esnada öğrenirlerdi.
Sahâbe-i Kirâmın bazısı suâl soracakları zaman dizi üzerine otururlar ve “Anam
babam sana feda olsun yâ Resûlallah! Bu nedir? Bu nasıldır?” derlerdi.
Suâl sormada evlâ olanı, oturmak için izin istemek, büyüklere yakın olmak,
sonra sormak için izin almaktır. Büyüklere bir şey sorarken veya onlarla
konuşurken sesi alçaltmalıdır. Çünkü Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk ve Hazreti
Ömer-ül-Fâruk; “Ey imân edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek
çıkarmayın ve birbirinize bağırır gibi O’na bağırmayın. Haberiniz olmadan
amelleriniz boşa gidiverir” meâlindeki Hucurât sûresi ikinci âyeti
indikten sonra, Resûlullaha bir şey söylediklerinde gayet sessiz söylerdi.
Hoca, imtihan için talebesine bir şey sorarsa, cevâbı, Peygamber
efendimizin Eshâbının verdikleri cevap gibi olmalıdır. Resûlullahın suâlinin
cevâbını bilseler veya bilmeseler, “Allah ve Resûlü daha iyi bilir” derlerdi.
Suâl soran, zor suâller sorsa da, âlim kızmamalıdır. Bedevîler, Peygamber
efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiği İslâm dîni esaslarında,
yemîn ettirirlerdi. Resûl-i ekrem de yemîn ederdi ve hiç kızmazdı.