Beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrum kalır!..
20/06/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
"Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez. Uşrunu
vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz."
Büyük âlim Muhammed Rebhami “rahmetullahi aleyh” (Riyad-ün nasıhin)
ismindeki ilmihal kitabında diyor ki:
“Önceki âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrum olur:
1- Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez.
2- Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz.
Toprak mahsullerinin zekâtına uşur denir. Mahsulün onda
biri uşur olarak verilir. Fakir veya borçlu olanın da uşur vermesi gerekir.
Fakat altın, gümüş eşya, ticaret malı ve hayvan zekâtı böyle değildir. Borçlar
düşüldükten sonra kalanı, nisap miktarını, zenginlik ölçüsünü buluyorsa zekât
verilir.
Zekât vermek, Kur’ân-ı kerîmin otuz iki yerinde, namazla birlikte
emredilmektedir. Hadis-i şerifte buyruldu ki: (Hastayı
sadakayla, malı zekâtla koruyun!) [Deylemi]
Büyük İslam âlimi İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” mahşer gününü
anlatırken buyuruyor ki:
“İnsanlardan her biri, dünyada sımsıkı sakladıkları malı boyunlarına
geçirmişlerdir. Deve zekâtını vermeyenlerin, boynuna deve yüklenir. Öyle
ağırlaşır ki, büyük dağlar gibi olur. Sığır, koyun zekâtı vermeyenler de böyle
olur... Ekin zekâtını, yani uşrunu vermeyenlerin boynuna ekin denkleri
yüklenir ki, ağırlığından, altında feryat ederler. Altın, gümüş ve kâğıt para
ve sair ticaret malı zekâtından vermeyenler de dehşetli bir yılanı yüklenirler.
Boynu ile halkalanmış, boynu üzerine yüklenmiş. Değirmen taşını yüklenmiş kadar
ağırlığı vardır. Bu hâlde iken feryat ederler ve; 'Bu nedir?' derler.
Melekler onlara; 'Bunlar, dünyada zekâtını vermediğiniz mallarınızdır'
derler...”
Bunun için zengin olan her Müslümanın, elindeki malının zekâtını seve seve
ve İslâmiyetin emrettiği kimselere vermesi lazımdır.
3- Sadaka vermeyenin, vücudunda sıhhat kalmaz... Allah rızası için
yapılan, maddi ve manevi her iyiliğe, sadaka denir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Hastalarınızı sadakayla tedavi edin.) [Beyheki]
4- Dua etmeyen, arzusuna kavuşamaz... Dua, Allah’a yalvararak
muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap
eder. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Rabbiniz, elbette hayâ ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir
şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder.) [Ebu Davud]
5- Namaz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehâdet
getiremez... Kur’ân-ı kerimde yüzden fazla âyet-i kerimede (Namaz
kılınız!) buyurulmaktadır. Namaz, dinin direğidir. Namazını
devamlı, doğru ve tam olarak kılan kimse, İslâm binasını ayakta durdurmuş olur.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En faziletli amel, vaktinde kılınan namazdır.) [Ebu Davud]