“Müslüman Allah'tan başkasından korkmaz”
20/06/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
“Sen Müslüman mısın, kâfir misin?.. Eğer Müslümansan, Allah'tan başkasından
korkma!..”
Ebû Türâb Nahşebî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Horasan’ın
evliyâlarından idi. Hâtim-i Esâm ile sohbet etmiştir. Şafiî mezhebinde fıkıh
âlimi idi. Aynı zamanda Ahmed bin Hanbel’den de ilim almıştır. Ebû Abdullah
Celâ’nın ve Ebû Abîd Bûsrî’nin hocasıdır. 245 (m. 859) senesinde Basra çölünde
namaz kılarken vefât etti.
İbn-i Celâ anlatır: “Üç yüze yakın evliyâ gördüm. Bunlardan dördü çok büyük
olup, ilki Ebû Türâb idi.”
Ebû Türâb hazretlerinin kerâmetleri çoktur. Talebeleri şöyle anlatır:
Bir talebesiyle birlikte çölde gidiyordu: Talebesi, susamıştı. Ondan su
istedi! Ebû Türâb eliyle yeri çizince hemen oradan su kaynadı. Ebû Abbâs
anlatır: Ebû Tûrâb’la çölde idik. Arkadaşlardan biri, çok susadım dedi. Ayağını
yere vurdu. Oradan bir pınar kaynadı. Birisi, ben bardakla içmek istiyorum,
dedi. Ebû Türâb elini toprağa vurdu. Cam bardak göründü çok güzel bir bardaktı.
Onunla su içtik.”
Kendisi, Hızır aleyhisselâmla görüşmesini şöyle anlatır: Bir gün çölde
birine rastladım. Kim olduğunu sordum. Hızır’ım dedi. Sonra bana, “Ey Ebû
Türâb, şimdi Allahü teâlânın sevdiği velî kullarının kalbini düzeltmeye
memurum. Allah yolundan ayrılınca, onları yola getiririm. Bu yolda ilk iş, yok
olmak (benliğini öldürmek) ondan sonrası ise kurtulmaktır” dedi.
Kendisi anlatır: Bir gün Hicaz’da yalnız yürüyordum. Siyah yüzlü bir adam
gördüm. Boyu çok uzun idi, korkmuştum. “Dev misin, cin misin?” diye sordum.
Bana “Sen Müslüman mısın, kâfir misin?” diye sordu ve “Eğer Müslümansan,
Allah'tan başkasından korkma” dedi ve kayboldu.
Yine kendisi anlatır: “Bir gün çölde gidiyordum. Nefsim yumurta ve sıcak ekmek istedi. Hiçbir zaman nefsimin isteğini yapmamış idim. Fakat nasıl olduysa isteğim galip geldi. Yolumu değiştirip, bir köye girdim. Köyde hırsızlık olmuştu. Onun için köylüler bir yere toplanmış durumu konuşuyorlardı. Beni görünce içlerinden biri, 'bu adam hırsızla beraberdi' dedi. Beni yakaladılar. Bana yetmiş sopa vurdular. Bu arada biri gelip beni tanıdı. 'Bu hırsız değildir. Bu, âlim Ebû Türâb’tır' dedi. Bunun üzerine oradakiler benden özür dilediler. İçlerinden biri beni eve yemeğe götürdü. Bana taze ekmek ve yumurta getirdi. Nefsime 'Ey Nefs! Yetmiş sopadan sonra ekmekle yumurta ye' dedim."