"Bugün, dininizi sizin için ikmal eyledim"
20/07/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Kur'ân-ı kerîm, muntazam aralıklarla değil, lüzumuna ve hâdiselere göre
âyet âyet, bazen sûre sûre vahyolundu. Yirmi üç senede tamamlandı.
Peygamber efendimize (sallallahü aleyhi ve sellem) ilk vahiy, 610 senesi
Ramazan-ı şerîf ayında geldi. Resûlullah efendimiz kırk yaşlarında iken, Mekke
civarında bulunan Hira Dağı'ndaki mağaraya çekilmiş ve tefekküre dalmıştı.
Ramazan ayının Kadir gecesi, gece yarısından sonra, kendisini mübarek ismiyle
çağıran bir ses duydu. Başını kaldırıp etrafa baktı. İkinci defa aynı sesi
işitince, her tarafı bir nûrun kapladığını gördü. Sonra da Cebrâil aleyhisselâm
karşısına geldi ve "İkra" yâni "Oku!" dedi.
Resûlullah efendimiz, "Ben okuma bilmem" cevabını
verdi. O zaman melek O'nu tutup takati kesilinceye kadar sıktı ve tekrar,
"Oku!" dedi. "Ben okuma bilmem" buyurunca,
üçüncü defa sıktı. Sonra bıraktı. "Oku" demek, işittiklerini tekrarla
demek idi. (Her şeyi yaratan Rabbinin ismiyle oku! O, insanı
pıhtılaşmış kandan (alaktan) yarattı! Oku, Allahü teâlâ büyük kerem sâhibidir.
O, kalemle öğretir, bilmediklerini öğretir) mealindeki Alak sûresinin
ilk beş âyet-i kerîmesini getirdi...
İlk vahiy ve Kur'ân-ı kerîmin gelmeye başlaması bu suretle oldu. Resûlullah
efendimizin bütün hayatı boyunca, vefatına az bir zaman kalana kadar, peyderpey
çeşitli şekillerde devam etti. Böylece Kur'ân-ı kerîm'in 94. sûresi olan Alak
sûresinin ilk beş âyeti, ilk inen âyetler oldu. En son âyeti de Resûlullah
efendimize "Veda Haccı"nda indi. Bu âyet-i kerîme meâlen şöyle: "Bugün,
dininizi sizin için ikmal eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size
din olarak İslâmiyet'i vermekle razı oldum" (Mâide 3)
Kur'ân-ı kerîm, muntazam aralıklarla değil, lüzumuna ve hâdiselere göre
âyet âyet, bazen sûre sûre vahyolundu. Yirmi üç senede
tamamlandı. Peygamber efendimiz kendisine gelen vahyi ezberler ve
asla unutmazdı...
Resûlullah efendimiz, ayrıca kendisine vahiy ile gelen âyetleri Eshâb-ı
kirâma okur, onlar da ezberlerdi. Gelen âyeti, vahiy kâtiplerine yazdırır, her
âyet-i kerîmenin hangi sûreye yazılacağını bildirirdi. Cebrâil
aleyhisselam her sene bir kere gelip, o âna kadar inmiş olan Kur'ân-ı
kerîmi, Levh-i mahfuz'daki sırasına göre okur, Peygamber efendimiz dinler ve
tekrar ederdi. Âhireti teşrif edeceği sene, iki kere gelip, tamamını
okudular...
Peygamber efendimizin vefatından sonra, Hazret-i Ebu Bekir'in hilâfeti
devrinde yapılan Yemâme Harbi'nde, yetmişten fazla kurra (hâfız) şehit
düşünce; Hazret-i Ömer'in tavsiyesi ve Hazret-i Ebu Bekir'in emriyle
Zeyd bin Sâbit başkanlığında büyük bir heyet tarafından Kur'ân-ı kerîm
sayfaları bir araya toplandı. Hazret-i Ebu Bekir, bu heyete bütün Kur'ân-ı
kerîmi kâğıt üzerine yazdırdı. Böylece ilk "Mushaf" meydana geldi...