"Her şeyin kıymetini ehli anlar"
20/07/2024 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Mısır’da yetişen evliyâdan Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin
tanıdığı bir “genç” vardı ki, bilmiyordu bu zâtın kıymetini.
Büyüklüğünü inkâr ediyordu.
Hattâ kendisini kötülüyordu.
Bir gün çağırdı bu genci.
Kıymetli bir yüzük verip;
“Bunu, şu çarşı esnafına bir bir göster. Kim ne kadar
para veriyor, öğren” buyurdu.
Delikanlı; “Peki” dedi.
Ve bütün çarşıyı dolaştı.
Fakat ilgilenen olmadı.
Geri gelip; “Hiç ilgilenen olmadı” diye rapor verdi.
Büyük velî;
“Peki, şimdi de sarraflar çarşısına götür. Bak
bakalım, kuyumcular ne veriyorlar?” dedi.
Yine “peki” dedi.
Ve o yüzüğü tek tek gösterdi sarraflara. Ancak aldığı
cevaplarla şaşkına döndü genç! Zîra çok büyük paralar veriyorlardı.
Hayret içinde kaldı!
Ve geri dönüp;
“Bütün mücevhercilere gösterdim. Hepsi de ‘bin
altın'ın üzerinde değer biçtiler” dedi.
Mübârek sevindi.
Ve o gence;
“Demek ki, her şeyin kıymetini ehli anlarmış. İşte
tasavvuf bilgisi de çok kıymetlidir, ama ehli anlar. Gülün kıymetini bülbülün
bildiği gibi” buyurdu.
Delikanlı utandı.
Anladı hatâsını...
“Efendim, yanlış hareketlerimden dolayı özür
diliyorum. Lütfen affedin, câhilliğime bağışlayın” dedi.
Ve “talebesi” olmakla şereflendi...