Herkes kendi mezhebine göre sorguya çekilecek!
20/09/2024 Cuma Köşe yazarı A.D
Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseyni'de diyor ki: "Herkes mezhebinin imamıyla çağrılır. Mesela 'Ya Şâfiî' veya 'Ya Hanefî' denir."
Din gayreti olan bir okuyucumuz diyor ki: "Çevremdeki
insanlardan, 'Âhirette hangi mezheptensin diye sorulmaz, Kitap ve Sünnetten
sorulur. Onun için bir mezhebe uymak yanlıştır' diyenler
var. Âhirette herkes kendi mezhebine göre sorguya çekilmeyecek mi? Mesela
bir Hanefî'nin eli kanadıysa onunla namaz kılmışsa o namaz sahih değildir,
denmeyecek mi? Bir Şâfiî kadına dokunsa abdestin bozuldu denmeyecek mi?"
Elbette o şekilde sorgulanacaktır. Dünyada bile bir
öğretmen, imtihanda talebelere okuttuğu derslerden soruyor, okutmadığı
kısımlardan sormuyor. Allahü teâlâ da tâbi olduğu mezhebe uyup uymadığını
soracaktır. Karşı cinse dokunarak namaz kılan Şâfiî’nin namazını sahih kabul
etmeyecektir. Hanefî de kendi mezhebine göre abdesti bozan bir şey yapıp namaz
kılarsa namazı sahih olmayacaktır. Değil avamdan biri, müctehid olan zat bile,
bir hükmün doğru olduğunu kesin olarak bilemez. Şâfiî'ye göre karşı cinse
dokunmak abdesti bozar diyor. Hanefî'ye göre bozmaz. Hangisinin doğru olduğunu
ancak Allahü teala bilir. Onun için herkes kendi mezhebinden sorumludur.
(O gün her fırkayı imamlarıyla çağırırız)
mealindeki İsra sûresinin 71. âyetini imam-ı Kadı Beydavî hazretleri, (Her
ümmeti peygamberleri ve dinde uydukları imamlarıyla çağırırız) diye
açıklamıştır. Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseyni'de ise, (Herkes
mezhebinin imamıyla çağrılır. Mesela "Ya Şâfiî" veya "Ya
Hanefî" denir) şeklinde açıklanmaktadır. Bu açıklamalarda, dört
hak mezhepten birine uymak gerektiği açıkça bildirilmektedir.
***
İbni Âbidin hazretleri, (Bir işin, bir ibadetin sahih
olması için dört mezhepten birine uygun olması gerekir. Bir ibadeti yaparken,
şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu
ibadet sahih olmaz) buyuruyor.
Mutlak müctehid olmayan âlimin, bir mutlak müctehidi
taklit etmesi gerekir. (Müsellem-üs-sübut)
Her Müslümanın dört mezhepten birini taklit etmesi
vacibdir. Taklit etmezse, doğru yoldan sapar. Başkalarını da saptırır. (Mizan,
s. 24)
İslam dininin binası, bu dört direk
üzerine kurulmuştur. Bir kimse, bu dört yoldan birine girerse ve bu dört
kapıdan birini açarsa, başka yola geçmesi ve başka kapıya sarılması, lehv olur,
doğru yoldan ayrılmış olur. Âlimlerin söz birliği ve ahir zamanda Müslümanlara
en uygun yol, dört mezhepten birini taklit etmektir. Din ve dünyanın düzeni
böyle olur. Herkes, önce dilediği mezhebi seçer. O mezhebi taklide başladıktan
sonra, bunu bırakıp, başka mezhebe geçmek, birinci mezhebe suizan etmek olur.
Sonra gelen âlimler, bunu söz birliği ile bildirdiler. (Sıfr-üs-seadet şerhi)