İslâmiyetin hakîkatine kavuşanlar...
20/10/2021 Çarşamba Köşe yazarı V.T
İslâmiyetin bir sûreti
bir de hakîkati vardır. Bu ikisine birlikte din denir...
İbn-i Ebü’r-Rebî’
hazretleri kıraat ve hadis âlimidir. 585 (m. 1189)’da Endülüs’te (İspanya)
Belensiye (Valencia) civarında Şâtıbe (Jativa) şehrinde doğdu. İlk tahsilinden
sonra Medine’ye giderek hadis ve Kırâat-i seb’ayı öğrendi. Sonra İskenderiye’ye
yerleşti. Burada Ca'fer el-Hemdânî’ye intisab ederek tasavvuf yolunda ilerledi.
672’de (m. 1274) vefat etti. “El-Lüm’atü’l-câmi’a fi’l-Ulûmi’n-nâfi’a” isimli
eserinde şöyle yazmaktadır:
İslâmiyetin sûreti ve
hakîkati vardır. Bu ikisine birlikte din denir. Sûret dediğimiz dînin bilinen
emirleri ve yasaklarıdır. Hakîkat de, İslâmiyetin iç yüzüdür. Kabukla özün her
biri, İslâmiyetin parçasıdır. Muhkem ve müteşâbihden her biri, İslâmiyetin
kısımlarıdır. Ulemâ-i zâhir, İslâmiyetin yalnız kabuğunu öğrenmişlerdir.
Ulemâ-i râsihîn “kaddesallahü esrârehümül'azîz”, İslâmiyetin kabuğunu ve özünü
birlikte elde etmişlerdir. Sûret ile hakîkati bir araya getirmişlerdir.
İslâmiyyeti bir insana
benzetebiliriz. Onun da insan gibi, sûret ve hakîkati vardır. Çok kimseler,
onun sûretine tutulmuşlar, hakîkatine, özüne inanmamışlardır. Rehberlerini
yalnız doğru yolu gösterici ve kalbi temizleyici olarak bilmişlerdir. Bunlar
zâhir âlimleridir. Birçok kimse de, İslâmiyetin yalnız hakîkatine tutuldular.
Fakat, bunu İslâmiyetin hakîkati bilmediler. İslâmiyyet, yalnız sûrettir ve
kabuktur dediler. İslâmiyyetten başka bir öz, bir hakîkat vardır dediler.
Bununla berâber İslâmiyete tâm uydular. İslâmiyyeti elden bırakmadılar. Sûreti
elden kaçırmadılar. İslâmiyyetin bir hükmünü yerine getirmeyene yıkıcı ve sapık
dediler. Bunlar, Allahü teâlânın Evliyâsıdır. Allahü teâlânın sevgisine
dalmışlar. Onun mâsivâsını unutmuşlardır.
Birçokları da, İslâmiyet
sûretle hakîkatin ikisine birlikte denir dedi. Öz ile kabuğun ikisinin de
İslâmiyet olduğuna inandı. İslâmiyyetin hakîkatini bırakarak yalnız sûretine
sarılmaya kıymet vermediler. Sûret olmadan, yalnız hakîkati elde etmek de tâm
olmaz, noksân olur dediler. Hakîkati elde etmeden, yalnız sûrete sarılanı da
Müslüman bildiler ve kıyâmette kurtulacağını söylediler. Ulemâ-i zâhir ve bütün
müminler böyledir dediler. Sûrete sarılmaksızın hakîkat elde edilemez dediler.
İlâhî ilim ve marifetler, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleridir. Hakâık-ı Kur'aniyye, işin iç yüzü bunlara bildirilmiştir. İslâmiyyetin edeblerini gözettikleri için, İslâmiyetin hakîkatine kavuşmuşlardır.