"O, peygamber olarak gönderildi mi?.."

20/10/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T

"Birinci semada (Sen kimsin?) diye bir ses geldi. (Ben Cebrail’im. yanımdaki de Muhammed aleyhisselam) dedi."

 

Akbilek Bahşî Halîfe Osmanlı âlim ve evliyâsının büyüklerindendir. Amasya'ya bağlı Taşova'nın Uluköy (Sonusa) kasabasında doğdu. Önce, memleketinin âlimlerinden ders aldı. Sonra da Mısır, Hicaz ve Şam’a giderek İmâm-ı Celâleddîn Süyûtî, Şeyhülislâm Zekeriyyâ Ensârî, Şemseddîn Muhammed Sehâvî gibi büyük âlimlerden de çeşitli dînî ilimleri tahsîl etti. 1523 (H.930) senesinde Amasya'da vefât etti. Çok kitap yazdı. “Mi'râc-ül-Ulâ fî Tefsîri Sûret-il-İsrâ” isimli eserinde şöyle anlatır:

Mirac, Resulullah efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü Receb’in 27. gecesidir. İsra suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor. Peygamber efendimiz miracını özetle şöyle anlatıyor:

Burak’a binip Beyt-ül-Makdis’e geldim. Mescid’e girip orada iki rekât namaz kılıp çıktım. Cebrail “aleyhisselam” bizi birinci semaya çıkardı. Gök kapısında, (Sen kimsin?) diye bir ses geldi. (Ben Cebrail’im) dedi. (Yanındaki kim?) dendi. (Muhammed aleyhisselam) dedi. (O, peygamber olarak gönderildi mi?) dendi. Cebrail, (Evet) dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem’le “aleyhisselam” karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti. 

2. semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Burada İsa ve Yahya “aleyhimesselam” ile karşılaştım. Onlar da bana, merhaba diyerek dua ettiler. 

3. Semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Orada Hazret-i Yusuf’u “aleyhisselam” gördüm. O da dua etti. 

4. Semaya çıktık. Aynı konuşmalar oldu. Hazret-i İdris’i gördüm. O da dua etti. 

5. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Hazret-i Harun’u “aleyhisselam” gördüm. O da dua etti. 

6. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu. Hazret-i Musa’yı “aleyhisselam” gördüm. Merhaba diyerek dua etti. 

7. Semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Hazret-i İbrahim’i “aleyhisselam” gördüm. O da dua etti. Beyt-ül-Mamur’u gördüm. Sonra Cebrail beni Sidret-ül-Münteha’ya götürdü. Allahü teala, günde elli vakit namazı farz kıldı. Musa’nın “aleyhisselam” yanına gelip anlattım. (Rabbinden azaltmasını iste! Ümmetin buna güç yetiremez. Tecrübem var) dedi. Birkaç defa Rabbimle görüşmeye devam ettim. Nihayet Rabbim, (Beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevap vardır. Böylece elli vakit namaz olur) buyurdu.