Kabir üzerinde oturmak uyumak mekruhtur...
20/11/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Mezarlıktaki yeşil otları, dalları koparmak mekrûhtur. Kuru otları koparmak
câizdir.
Abdüsselâm Tenûhî hazretleri Mâlikî âlimlerinin büyüklerindendir.
"Sehnûn" lakabı ile anılırdı. 160 (m. 776)’da Hicaz’da doğup, 240 (m.
854)’de Fas’ta vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Mevtâ, cuma günü kabrini ziyâret edeni tanır. Resûlullah “sallallahü aleyhi
ve sellem” her sene Uhud dağındaki şehîdleri ziyâret edip, (Esselâmü aleyküm
bi-mâ sabertüm fe-ni’me ukbeddâr) okurdu. Hâcılar burasını perşembe, sabâh
erken ziyâret edip, öğle nemâzını (Mescid-i Nebî)de kılmalıdırlar. Uzak
kabirleri ziyâretin mendûb olduğu buradan
anlaşılmakdadır. Halîl-ür-rahmân, Seyyid Ahmed-i Bedevî gibi evliyâ bunun
için ziyâret edilmektedir.
İmâm-ı Gazâlî hazretleri diyor ki: Hadîs-i şerîfte, (Üç mescidden başka
mescidlere ziyâret için gidilmez) buyuruldu. Çünkü, başka mescidlerin
fazîletleri birbiri gibidir. Fakat, evliyânın Allahü teâlâya kurbları hep bir
değildir. Ziyâret edenler, her birinden başka başka faydalara kavuşurlar.
Günâh işleyenler bulunsa da, "Kurbet"leri terk etmemeli, gitmeli,
bid’at işleyenler görülürse, onlara mâni olmalıdır. Cenâzede bulunmak da
böyledir.
Kabir ziyâret ederken, kabir üzerinde oturmak, uyumak mekruhtur.
Mezarlıktaki yolu, kabirler üzerinde, sonradan yapılmış zanneden kimse, bu
yoldan geçmez. Bir kabre Kur’ân-ı kerîm okumak için, yanındaki eski kabirlerin
üstüne basmak ve oturmak îcâb ederse, mekruh olmaz. Yeni kabir üzerine, yine
oturulmaz.
Mezârlıktaki yeşil otları, dalları koparmak da mekrûhtur. Kuru otları
koparmak câizdir. Kabir üzerine çiçek ve ağaç dikmek meyyite faydalıdır,
iyidir. Buna verilecek parayı, namaz kılan fakîre sadaka vermek
daha iyidir. Kabristânda bulunan ağaç, orası kabristân yapılmadan evvel
yetişmiş ise, toprak sâhibinin mülkü olur. Ağacı ve meyvelerini dilediğine
verir. Sâhipsiz toprak olup, halk tarafından kabristân yapılmış ise, ağaçlar,
meyveler ve toprak, önceden gelen âdete göre kullanılır. Ağaçlar, kabristân
yapıldıktan sonra yetişmiş ise, bunları diken malûm ise, o kimsenin mülkü
olurlar. Bunları ve meyvelerini fakîrlere sadaka verir. Ağaçlar,
kendiliklerinden yetişmiş iseler, diken kimse bilinmiyorsa, hâkimin karârı ile
amel olunur. İsterse, sattırıp, parasını kabristânın ihtiyâclarına sarf
ettirir.