"Yediklerinin helalden olmasına dikkat at!.."
21/03/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
Seyyid Bedâyûnî hazretlerinin evinin yakınında oturan bir kişi, afyon,
esrâr satmaya başlar!..
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri
"Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi
altıncısıdır. Hindistan'ın Bedâyûn şehrinde doğdu. 1722 (H.1135) senesinde
Delhi'de vefât etti. İlmini ve feyzini İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunu,
büyük âlim ve mürşid-i kâmil Muhammed Seyfüddîn-i Farûkî'den aldı. Çok talebe
yetiştirdi, en başta gelen talebesi olan Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleridir.
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri, dînin
emirlerine tam uyardı. Şüpheli şeylerden ve haramlardan sakınma husûsunda
gayreti son dereceye ulaşmıştı. Bir defâsında helâya girerken, yanlışlıkla önce
sağ ayağını içeri atmıştı. Bunun üzerine tasavvufdaki hâlleri bağlandı. Üç gün
Allahü teâlâya yalvarıp, tazarrû ve niyâzda bulunduktan sonra hâlleri tekrar
açıldı...
Dünyâya düşkün olanlar ile görüşmekten tamâmen
sakınırdı. Yiyeceklerinin helâl olması husûsunda çok dikkatli davranırdı. Dâimâ
murâkabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü
teâlâya yönelerek o kadar çok ibâdet ve tâat yaptığından beli bükülmüştü.
Buyurmuştur ki: "Otuz seneden beri kalbimden insanın tabii gıdâsı
olan şeyleri yemek geçmedi. Ne zaman yiyeceğe ihtiyaç duysam yanımda bulduğumu
yerdim."
Günde yalnız bir defâ yemek yerdi.
Kazançları ve yemekleri şüpheli olanların ikramlârına el uzatmazdı.
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretlerinin
evinin yakınında oturan bir kişi, bir dükkân açıp, afyon, esrâr satmaya
başladı. Bunun üzerine Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri; "Afyonunun
zulmeti bizim bâtın nisbetimizi kederlendirdi" dedi. Bunu işiten
talebeleri afyon satan adamın dükkânını yıkıp harâb ettiler. Seyyid Nûr
Muhammed Bedâyûnî hazretleri, bu işi duyunca üzülüp; "Onun dükkânını harâb
etmeniz bizi daha çok kederlendirdi. Çünkü onun afyon, esrâr satmasına mâni olma
işi, devletin hâkiminin vazifesidir. Siz başkasının işine müdâhale ettiniz.
Böylece dînin emrine muhâlif iş yapıldı. Önce ona; haram olan bu işten
vazgeçmesi yumuşak bir dil ile anlatılır. Sonra vazgeçmezse mâni olunurdu"
dedi... Sonra dükkânı harâb edilen kimseye altın gönderdi. Talebelerine onunla
helâlleşmelerini söyledi. Talebeleri altını verip onunla helâlleştiler.
Bunun üzerine, afyon ve esrâr satmaktan vazgeçip, tövbe etti, sonra da Seyyid
Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretlerinin talebesi olup, sâlih bir zât oldu.