“Uyanık ol, kendine dost ara"
21/05/2019 Salı Köşe yazarı V.T
"Sevincine katılarak seninle neşelenmeyen bir dostu yanından
uzaklaştır."
Muhammed bin Nadr hazretleri Tebe-i tabiînden olup her yerde hakkı
konuşarak, emr-i bi’l-ma’rûf ve nehyi ani’l-münkeri bildirirdi. Kûfe’de
yaşadığı ve orada vefât ettiği bilinmektedir.
Bu mübarek zatın, Müslim isminde birinden alacağı vardı. Haber gönderip
“Falan gün geleceğim, alacağımı hazırla” dedi. O da hazırlığını yaptı.
Söylediği gün Müslim’e “Benim sendeki alacağımı hediye etmem, teslim almamdan
daha hayırlıdır. Sana onu hediye ettim” buyurdu.
Bir talebesine buyurdu ki: “İlmin evveli sükûttur. Sonra onunla
uğraşmaktır. Sonra ezberlemek, sonra onunla amel etmek, sonra da başkalarına
öğretmektir.”
Allahü teâlâ, Hazreti Musa’ya (aleyhisselam) “Uyanık ol, kendine dost
ara, sevincine katılarak seninle neşelenmeyen bir dostu yanından uzaklaştır.
Onunla arkadaşlık yapma, çünkü böyle dost kalbine sıkıntı verir. O, senin
dostun değil, düşmanındır. Beni çok an ki, bana şükretmiş olasın ve ben de
nimetimi arttırmış olayım” diye vahyetti.
Duâ ederken, “Yazıklar olsun bana! İnsanlara emîn oldum da, Rabbime karşı
ihânet ettim. Ne olurdu, insanlar bana 'O adam hâindir!' deselerdi
de, Allahü teâlânın emânetlerine hıyânet etmeseydim” derdi.
Çok ibâdet etmesine rağmen hepsini az görür, devamlı tövbe ve istiğfar
ederdi.
İbâd bin Kuleyb anlatır: Muhammed bin Nadr, Abdullah bin Mübârek ve Fudayl
bin Iyâd’la birlikte uzun zaman yemek yaptık, yedik, içtik. Muhammed bin
Nadr’ın bize hiç itiraz edip, muhalefet ettiğini görmedik. Abdullah bin Mübârek
sebebini sorunca buyurdu ki: “Yâ Abdullah! Bir insan iyi kimselerle beraber
olduğu zaman onlara muhalefet etmekten hayâ eder ve kerem sahibi olur.”
Abdullah bin Mübârek, “O, sizsiniz” deyince, “Hayır ben değilim. Fakat iyi
insanlar 'evet' derlerse ben de 'evet' derim. 'Hayır' derlerse
ben de 'hayır' derim” buyurdu.
Hasan bin Rebiî anlatır: Bir zaman Zübeyroğullarından bir şahıs Kûfe’ye
gelip Muhammed bin Nadr’ın yanında misâfir kaldı. Kûfe’den ayrılışında, o
şahısla yol arkadaşlığı yaptık. O’ndan Muhammed bin Nadr hazretlerinin ne
konuştuğunu sorduk. O da “Ben epeyce yanında kaldım. Fakat, ağzından tek kelime
çıktığını görmedim. Hep ibâdet eder veya zikrederdi” dedi. “Hiçbir
ihtiyâcı olmaz mıydı?” diye sordum. O da, “Evet ihtiyâçları olurdu. Bir
ihtiyâcı olduğu zaman oğluna bakar, o da hemen kalkıp, gider babasının ihtiyâcını
görürdü” dedi.