“Amelin ve ilmin hâlis olanını iste!''
21/07/2020 Salı Köşe yazarı V.T
Şehvetler, bitmeyen arzu ve ihtirâslar, üstü örtülü azaptırlar!..
Muhammed Demirtaşî hazretleri Halvetî-Rûşenî tarikatının Demirtaşiyye
kolunun kurucusudur. 857 (m. 1453)’de Kütahya’nın Demirtaş köyünde doğdu.
Memleketinde başladığı öğrenimine Mısır’da devam etti. Uzunca bir süre kadılık
yaptı. Halvetiyye tarikatının Rûşeniyye kolunun pîri Dede Ömer Rûşenî’nin
halifesi Şeyh Hüseyn Ayıntâbî’ye intisap etti. 929 (m. 1523)’de Kahire’de vefat
etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Şehvetler, bitmeyen arzu ve ihtirâslar, üstü örtülü azaptırlar.”
“Bir kimsenin dünyâ ve âhiretine faydalı olan bir hâli yoksa, o kimse,
cansız maddelerden farksızdır. Şayet bir kimsenin işi gücü şer, kötü işler ve
ma’sıyet (günah) olursa, bu durumda o, bir şeytandan farksız olur. Bir kimse
hem dünyâ ve hem de âhiret işlerini birlikte yürütmeye çalışıp, dünyalık işlere
daha fazla önem verirse, o kimsenin hayvandan farkı kalmaz. Düşüncesi, işi,
meşgûliyeti yalnız Allahü teâlâ için olan kimse ise, sanki bir melek gibidir.”
“Amelin ve ilmin hâlis olanını iste! Hâlis niyetle Allahü teâlâya ibâdet
ederken, insanlık hâli bazı kusurların olursa, onlar için de derhâl tövbe et!”
“Allahü teâlâ bir kulu için hayır murâd edince, onun kalbine hakîkî
ilimleri yerleştirir.”
“Sen, şu anda bulunduğun dünyâda ebedî kalacak değilsin. Bakî olan âhiret
yurduna da henüz ulaşmış değilsin. Bu hâl karşısında sana düşen odur ki,
kendisine çok yakın olduğun, senin her hâlini gören duyan ve bilen zâta (Allahü
teâlâya) yönelesin.”
“Bir talebe, kendisine ilim ve edeb öğreten ve hakîkî âlim olan hocasına
edeb ve muhabbetle nazar edince (bakınca), Hak yoluna girmiş olur.”
“Mahlûklar arasında hilekârlık, düzenbazlık olmadığı zaman, Allahü teâlânın
tevfîk, yardım ve başarı ihsânları yağmur misâli yağmağa başlar.”
“Ey Âdemoğlu! Kendi kendine ne kadar insafsız davranıyorsun. Hayâtın
boyunca, her gün dünyâ ile meşgûl olursun, onun geçici ve aldatıcı güzellikleri
ile oyalanırsın. Fakat her gün bakî olan, hakîkî saadet ve sonsuz nimetler yeri
olan Cennete davet olunursun. Cennete hiç itibâr etmezsin. Dünyâyı bir tarafa
itip, âhirete yönelmedin. Hiç olmazsa ikisini aynı seviyede tutup ona göre
hareket etseydin. Sen ise âhireti sanki unutmuş gibisin.”
“Dünyâya düşkün olan kimsenin, insanlardan ayrı yaşamasının (uzlete çekilmesinin) bir faydası olmaz. Dost ve yoldaşı Allahü teâlâ, nasîhat edeni Kur’ân-ı kerîm olmayan kimse, şüphesiz yolu şaşırmıştır. Onun uzleti uygun değildir.”